"Babam Sağ Olsun” Sendromu: Şirketlerde Akraba Kayırmacılığı ve Verimlilik Üzerine Etkileri


"Babam Sağ Olsun" Sendromu: Şirketlerde Akraba Kayırmacılığı ve Verimlilik Üzerine Bir Dram

Bir şirkette yükselmek için iyi bir eğitim, yılların deneyimi, üstün beceriler falan gerekiyor sanıyorsan, seni fena kandırmışlar dostum. O işler öyle olmuyor. Türkiye’de (ve aslında dünyanın birçok yerinde) en sağlam CV doğru soyadı taşımaktır. İş görüşmesine çağrıldığında “Mezun olduğun okul?” yerine “Baban kiminle ortak?” sorusuyla karşılaşıyorsan, tebrikler! Senin burada bir geleceğin yok. Çünkü yükselmek için torpil, oturmak için soyadı, maaş için ise aile bağlantıları gerekiyor.

Şirketin kapısından girdiğinde herkes işini layığıyla yapıyor gibi görünür. Oysa biraz gözlem yaparsan işin renginin pek de öyle olmadığını anlarsın. İşte orada bir finans direktörü var, muhasebenin M’sini bilmiyor ama patronun bacanağı.Şurada bir insan kaynakları müdürü, CV okumaktan aciz ama CEO’nun liseden kankasının kızı. En köşede oturan, bütün gün ekrana boş boş bakan ve günde 6 çay içip toplamda 4 dakika çalışan adam? CEO’nun kuzeni. Hayır, işe başlarken “Ne iş olsa yaparım abi” bile dememiş, çünkü zaten hiç çalışmayacak.

Soyadı CEO Yapan Güçlü Bir Faktördür!

Bir gün bir şirkete danışmanlık yapmaya gittim. Daha kapıdan girerken anlamıştım durumun vahametini. Toplantı odasında, patronun 23 yaşındaki oğlu, otuz yıllık finans müdürüne akıl veriyordu. Adam ömrünü finansal analizlere vermiş, kriz yönetmiş, bütçe planlamış… ama ne yazık ki yanlış ailede doğmuş. Karşısında 23 yaşında, iş hayatına dair tek deneyimi babasının odasında kahve içmek olan bir "mucize çocuk" var.

Patronun oğlu “Bence şu projeye yatırım yapmalıyız” diyor. Finans müdürü “Efendim, o proje finansal olarak sürdürülebilir değil” diye açıklıyor. Ve anında "Ya baba, bunlar çok eski kafalı yaaa" mesajı CEO'ya gidiyor. Ertesi gün? Finans müdürü işsiz. Yerine kim mi geliyor? Tabii ki akrabalardan biri.

Peki ya gerçek yetenekli çalışanlar? O işler şöyle oluyor: Sen yıllarca çalışıyorsun, şirketi büyütüyorsun, tüm sorunları çözüp gecenin körüne kadar mesai yapıyorsun. Ama gel gör ki zam istemeye kalktığında “Şirketin şu an ekonomik durumu müsait değil” cevabını alıyorsun. Aynı hafta içinde, CEO’nun oğlunun Instagram’ına bir bakıyorsun: Maldivler’de “Hakedilmiş bir tatil” caption’ıyla story atmış. Peki o tatili nasıl hak etti? Babasını seçerek.

Şirketteki En Kritik Pozisyon: “Patronun Oğlu”

Türkiye’de herkesin bildiği, ama kimsenin resmiyette yazmadığı bir unvan vardır: “Patronun Oğlu.” Şirketin en kritik, en karar verici pozisyonu budur. Bir nevi "Joker" kartı gibidir.

  • Müdürler toplantı mı yapıyor? Patronun oğlu girip lafı değiştirir.
  • Pazarlama ekibi yeni strateji mi oluşturdu? Patronun oğlu YouTube’da bir TED Talk izlemiştir, her şeyi daha iyi biliyordur.
  • Finans sıkıntıya mı girdi? Patronun oğlu babasına mesaj atar, “Bunlar çok beceriksiz” diye, ertesi gün işten çıkarmalar başlar.

En büyük şaka şu: Genellikle CEO çocukları, yönetmeye çalıştıkları şirketle alakası olmayan bölümlerden mezundur. Adam endüstri mühendisliği okumuş, ama lojistik firmasının başına geçmiş. Pazarlama mezunu ama otomotiv sektörünü yönetiyor. Şirketi krize sokana kadar herkes onu dinlemek zorunda.

Şirket Kültürünü Bitiren Soyadı Bazlı Terfiler

Bu düzenin en büyük zararı, aslında torpilli olanların fark etmediği bir şey: Gerçek yetenekli insanlar bir bir şirketten ayrılır, geriye sadece akrabalar kalır. Öyle bir noktaya gelinir ki, toplantılar aile meclisine, iş kararları ise “Dayının fikri ne?” tartışmasına döner.

Bir gün danışmanlık yaptığım bir şirkette, son derece yetenekli bir yazılım ekibi vardı. Harika projeler geliştiriyor, global pazara açılacak projeler üzerinde çalışıyorlardı. Sonra patronun akrabası devreye girdi: “Benim oğlan yazılım biliyor, ekibe dahil edelim.” Oğlanın yazılım bilgisi mi? Windows 10 güncellemesi yapmayı biliyor.

Sonuç ne oldu? Tüm ekip şirketten ayrıldı. Yerlerine? Patronun akrabaları geldi. Yazılım ekibinden geriye bilgisayarda sadece Word ve Excel açabilen bir ekip kaldı. Ve üç yıl içinde şirket iflas etti.

Batan Şirketlerin En Büyük Sırrı: Kimseyi Suçlayamayız, Çünkü Herkes Akraba!

Gelelim asıl bombaya: Şirket battığında ne oluyor? Normalde yanlış yatırım yapan, kötü yönetim sergileyen biri olursa o kişiyi kovarsın. Ama burada durum farklı. Herkes patronun akrabası.

  • Muhasebeyi beceremeyen kim? CEO’nun baldızının kocası.
  • Lojistik departmanını kim batırdı? Patronun kuzeni.
  • IT departmanını kim rezil etti? CEO’nun bacanağının yeğeni.

Şirket batıyor ama hiç kimse suçlanamıyor! Hatta şirket kapandıktan sonra bile akraba tayfa birbirini iş bulmaları için başka firmalara yerleştiriyor. Yani asla dibe vurmuyorlar. Sadece şirketleri batıyor, kendileri hep yukarıda kalıyor.

Sonuç: Türkiye’de CEO'luk Genetik Bir Miras Oldu!

Özetle, liyakat öldü, yerine "kan bağı bazlı terfi sistemi" geldi. Eğer bu düzenin bir parçası değilsen, gözünü aç ve kariyerine gerçek yeteneğinle değer veren yerlerde devam et.

Yoksa patronun yeğenine çay getirmek, her akşam mesaiye kalıp patronun kızının modaya olan ilgisini dinlemek ve sonunda “Ya bu iş bana göre değil” diyerek istifa etmek kaçınılmaz.

O yüzden sevgili dostum, eğer şirkette yeteneğinle, emeğinle bir yerlere gelmeye çalışıyorsan, geçmiş olsun. Çünkü burası liyakatin değil, soyadının geçtiği yer. Şirket kültürü falan hikaye, asıl mesele aile bağları. Terfi almak mı istiyorsun? Boşuna çabalamaya gerek yok, soyadını değiştirmen daha hızlı sonuç verir. Eğer bu sisteme ayak uyduramıyorsan, en iyisi kendini daha adil bir yerde konumlandırmak. Yoksa günün sonunda yıllarca çabalayıp, en fazla “patronun oğlunun arkadaşı” kadar yükselebileceğin bir şirkette çürüyüp gidersin. Şirket batarsa da suçlanacak kimseyi bulamazsın—çünkü herkes aileden.

Ama sakın üzülme, çünkü bu ülkede şirket batırmak suç değil, yanlış ailede doğmak suç! Umarım bu trajikomik halimiz sizi gülümsetmiştir. Gülümsemeyenler de büyük ihtimalle bir patronun oğludur.

Dipl.-Ing. Deniz Cengiz


Yorumlar

En çok okunanlar

Cloud Computing Reference Architecture: An Overview

Cloud Architecture

Teknolojik Altyapıdan Ne Anlıyoruz?

Run SAP İş Ortağı Programı, En İyi Çözüm Operasyonunu Nasıl Sağlar?

Artırılmış Gerçeklik nedir ve hangi alanlarda kullanılıyor?

KÖRLER ÜLKESİNE KRAL OLMAK

BİG DATA MANAGEMENT

CLOUD COMPUTING – An Overview

Blockchain, sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği ve şeffaf paylaşılan veri tabanlarına depolandığı, silinmesi, değiştirilmesi ve düzeltilmesinden korunan bir dünyayı hayal edebiliriz.

Bilgi Sisteminin Yazılım Yetenek Olgunluk Modeli ile İlişkisi