Dijital Dönüşümde Hata Kimde? Dönüşenler mi, Dönüştürenler mi? Kim, Nerede Çuvallıyor?


 

İçindekiler

1. Giriş

  • Dijital dönüşüm pazarı: Büyük vaatler, küçük sonuçlar
  • Dönüşüm yapanlar neden kendileri dönüşemiyor?
  • Dünyadan ve Türkiye’den kişisel gözlemlerim. 

2. Dijital Dönüşüm Hizmeti Sunan Firmaların Karşılaştığı Başlıca Zorluklar

  • Dönüşüm mü, projecilik mi? – Kapsamlı stratejiden ziyade proje bazlı yaklaşımın sıkıntıları
  • Kurumsal bürokrasiye yenik düşmek – Büyük firmalara hizmet verirken esnekliği kaybetmek
  • Satış ekibiyle teknik ekibin uçurumu – Vaat edilen ile teslim edilen arasındaki fark
  • Kendi yazılımlarını dayatma çabası – Müşteri ihtiyaçlarından kopuk standart çözümler
  • Müşterinin değişime direnci ve politik oyunlar

3. Başarısız Dijital Dönüşüm Vakaları: Neden Olmuyor?

  • Almanya'dan büyük bir vaka analizi – SAP, Siemens ve Deutsche Telekom örnekleri
  • Türkiye’de sık görülen hatalar – Başarısız projelerden dersler
  • McKinsey, Accenture, Deloitte gibi devlerin bile bazen neden başarısız olduğu
  • Dijital Dönüşüm Danışmanlık Firmaları Kendi Kendini Sabote Ediyor

4. Nasıl Başarıya Ulaşılabilir? Doğru Stratejiler

  • Dönüşüm firması olarak önce kendi modelini oluşturmak
  • Kültürel adaptasyon: Globalde başarılı olan firmaların ortak noktaları
  • Müşteri odaklı yaklaşım vs. teknolojiyi satma odaklı yaklaşım
  • Dijital dönüşüm şirketleri için sürdürülebilir büyüme modeli

5. Sonuç ve Öneriler

  • Dijital dönüşüm firmaları için 10 altın kural
  • Kendi deneyimlerimden çıkarımlar ve tavsiyeler

1. Giriş

Dijital dönüşüm pazarı: Büyük vaatler, küçük sonuçlar

Dijital dönüşüm… Son yılların en çok konuşulan, en çok yatırım yapılan ve en çok hüsran yaratan konularından biri. Milyar dolarlık bütçeler, en büyük danışmanlık firmalarından alınan şık raporlar, CEO sunumlarında “artık veri odaklı bir şirketiz!” nidaları… Ve sonuç? Çoğu zaman patinaj çekmekten öteye gidemeyen projeler, bitmeyen entegrasyon süreçleri, ROI hesaplarına bile giremeyen yatırımlar.

Peki neden? Bu kadar büyük bir potansiyel varken neden başarılı olamıyoruz? Dijital dönüşümün bir lüks değil, bir hayatta kalma stratejisi olduğunu herkes kabul etti. Ama bunu uygulayanlar neden kendi işlerini dönüştüremiyor? Öyle ya, bir firmaya “Sen dönüşmezsen ölürsün” diye öğüt verenlerin kendileri ne kadar dijitalleşti?

AIIM tarafından yapılan araştırmalar, dünya genelindeki dijital dönüşüm projelerinin %70’inin başarısızlıkla sonuçlandığını ortaya koyuyor. Bu inanılmaz oran, teknolojik yatırımın tek başına başarıyı garanti etmediğini ve dönüşümün sadece yazılım veya donanım değişikliğiyle değil, strateji, süreç ve kültürel adaptasyonla mümkün olduğunu açıkça gösteriyor. 

Sorunun en büyük kaynağı şu: Dijital dönüşüm bir “uygulama” ya da bir “teknoloji alımı” değildir. Ama maalesef çoğu zaman böyle sunuluyor. Bir ERP geçişi, bir CRM entegrasyonu, bir veri gölü projesi... Bunların hepsi dönüşümün parçaları olabilir ama dönüşümün ta kendisi değildir.

Ve asıl ironik olansa şudur: Bu dönüşümü uygulayan firmaların kendileri, dönüştürmeye çalıştıkları şirketlerden daha geleneksel, daha katı ve daha eski kafalı olabilir. İşte yazının devamında bunu detaylandıracağız.


Dönüşüm Yapanlar Neden Kendileri Dönüşemiyor?

Gelin açık konuşalım: Dijital dönüşüm danışmanlığı yapan firmalar, genelde “başkalarına akıl veren ama kendi işini düzene sokamayan dayılar” gibi.

  • Sürekli değişimi anlatıyorlar ama kendileri 10 yıl önce kurulmuş metodolojilere yapışmış durumdalar.
  • Müşteriye “Eski sistemleriniz hantallaşmış, yıkıp yenisini yapalım” diyorlar ama kendileri hantal, bürokratik iç süreçlerle boğuşuyor.
  • Yeni nesil teknoloji anlatıyorlar ama kendi içlerinde hâlâ Excel’de teklif hazırlayan ekipleri var.
  • En ileri seviye bulut çözümlerini satıyorlar ama bazılarının kendi IT departmanları on-prem sunuculara bağımlı.

Ve bunların sonucunda dijital dönüşüm projeleri “hayal satışı” ile başlıyor, “klasik danışmanlık krizi” ile bitiyor.


Dünyadan ve Türkiye’den Kişisel Gözlemlerim

Öncelikle şunu söyleyeyim, Türkiye’de neden dijital dönüşüm projeleri yönetmiyorum? Bunu bu yazının ilerleyen bölümlerinde detaylıca anlatacağım ama kısaca şu kadarını söyleyeyim:

  • Türkiye’de dijital dönüşüm genellikle “satın alma” ile karıştırılıyor. “Hadi SAP alalım, hadi AI koyalım” mantığı ile yapılan her proje garanti çöküyor.
  • Gerçek dönüşüm, iş süreçleri ve kültürel değişimle başlar. Ama Türkiye’de çoğu yönetici işin bu kısmıyla ilgilenmez, “veri ambarı” deyince heyecanlanır ama sürecin kendisini hiç sorgulamaz.
  • “Bütçeyi çıkaralım, 6 ayda projeyi bitirelim” yaklaşımı hâkim. Oysa ki dijital dönüşüm bir proje değil, bir yolculuktur.

Peki Almanya ya da diğer gelişmiş ülkelerde durum çok mu farklı? Evet ve hayır.

Evet, çünkü:

  • Yönetimler dijital dönüşümü sistematik bir şekilde ele alıyor.
  • Değişim kültürü firmalara daha iyi entegre ediliyor.
  • Firmalar uzun vadeli planlama yaparak sabırlı ilerliyorlar.

Hayır, çünkü:

  • Global danışmanlık firmaları her yerde aynı şablon çözümleri dayatıyor.
  • Büyük ölçekli projeler, aşırı karmaşık hale geliyor ve hantallaşıyor.
  • Çoğu dijital dönüşüm şirketi, önce kendi iç süreçlerini düzeltmeyi unuttuğu için projeler genellikle içinden çıkılmaz hale geliyor.

Bu yazının sonunda, hem Türkiye'de hem de globalde neden dijital dönüşüm projelerinin sıklıkla başarısız olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Ve belki de bu işin sadece teknolojiyle değil, strateji ve kültürle de ilgili olduğunu daha net göreceksiniz.

Hazırsanız, gelin bu dijital dönüşümcüler dünyasına biraz daha derinlemesine dalalım. 


2. Dijital Dönüşüm Hizmeti Sunan Firmaların Karşılaştığı Başlıca Zorluklar

Dijital dönüşüm hizmeti sunan firmalar… Yani “sen dönüşmezsen ölürsün” diyenler. Büyük vaatlerle sahaya iniyorlar, C-Level yöneticilere geleceğin nasıl şekilleneceğini anlatıyorlar, CEO’lara sunumlar yapıyorlar, vizyon çiziyorlar. Ama iş uygulamaya geldiğinde? Genellikle bir noktada tökezliyorlar.

Peki neden? İşte dijital dönüşümcüler dünyasının en büyük açmazları:


Dönüşüm mü, projecilik mi?

Gerçek dönüşüm bir stratejidir, proje değil. Ama çoğu firma projecilik oynuyor.

Çünkü projecilik:

  • Satması daha kolaydır.
  • Başarıyı kısa vadede ölçmeye olanak tanır.
  • “Bakın iş yaptık!” demek için idealdir.

Ama dönüşüm? O sabır ister, kültürel değişim gerektirir ve genellikle ilk birkaç yılda kazandırmaz. Yani birçok danışmanlık firmasının sevmediği şeylerin bir toplamıdır.

O yüzden çoğu dijital dönüşüm firması, müşterilerine gerçek bir strateji sunmak yerine, tek seferlik projeler satmaya odaklanır. ERP geçişi mi lazım? Hemen paket program çıkaralım! AI mı lazım? Şirketin neye ihtiyacı olduğunu tam anlamadan bir chatbot yazalım! Ama sorun şu: Bunlar birer araç, dönüşümün kendisi değil.

Müşteri gerçek bir dönüşüm geçirmediği için birkaç yıl sonra aynı problemlerle tekrar gelir. Ve bu kısır döngü danışmanlık firmaları için harika, müşteriler için felakettir.


Kurumsal bürokrasiye yenik düşmek

Büyük şirketlerle çalışmak havalıdır. Logoyu siteye koyarsın, referans olarak kullanırsın, CV’ye eklediğinde bile başka bir hava katar. Ama…

Büyük şirketlerle çalışmanın bedeli de büyüktür.

  • Hızlı karar alamazsın.
  • Sürekli revizyon istenir.
  • Herkes fikrini söylemek zorundadır.

Sonuç? Dijital dönüşüm projeleri, bürokrasi çamuruna saplanır.

Mesela bir dijital dönüşüm firması düşünelim. Küçük bir startuptan çıktılar, dinamiklerdi, hızlıydılar. Sonra büyük kurumsal müşterilere hizmet vermeye başladılar. Ve birden kendileri de kurumsal hantallığa saplandılar.

İlk başta haftalar içinde karar alıp proje çıkaran ekip, şimdi aylar süren toplantılara, onay süreçlerine, proje komitelerine bağımlı hale geldi. Eskiden bir kodu güncelleyip yayına almak saatler sürerken, şimdi ITIL süreci gereği 5 farklı komiteden onay almak gerekiyor.

Ve işte böyle böyle, dijital dönüşümcüler kendileri dönüşemez hale geliyorlar.


Satış ekibiyle teknik ekibin uçurumu

Danışmanlık firmalarında bir evrensel gerçek vardır:

Satış ekibi ve teknik ekip farklı dünyaların insanlarıdır.

Satış ekibi: “Bu projeyi kesin alırız!”
Teknik ekip: “Abi, bunu yapmak imkansız.”
Satış ekibi: “Sen negatif bakıyorsun, biz çözeriz!”
Teknik ekip: “Tamam da, bu mümkün değil?”
Satış ekibi: “Bak bu projeyi alırsak herkes zam alır.”
Teknik ekip: “Hmm… Ne kadarlık proje?”

Ve işte böyle, olmaması gereken projeler satılır, teknik ekip bu işin altına girer, proje ilerledikçe her şey sarpa sarar.

Sonra müşteri şunu fark eder:

  • Vaat edilenle teslim edilen arasında büyük bir uçurum var.
  • Proje sürekli revize ediliyor.
  • Son teslim tarihi sürekli kayıyor.

Ve en sonunda müşteri, danışmanlık firmasına karşı güvensizlik duymaya başlar. Tam bu noktada da “dijital dönüşüm” çöp olur.


Kendi yazılımlarını dayatma çabası

Dijital dönüşüm firmaları genellikle bir danışmanlık firması mı, bir yazılım satıcısı mı olduklarına karar veremezler.

Bu yüzden sık sık şu hataya düşerler:

  • Müşteriye en uygun çözümü bulmak yerine, ellerindeki çözümü satmaya çalışırlar.
  • Müşteri ihtiyacını analiz etmek yerine, zaten satmak istedikleri ürüne uygun bir senaryo yaratırlar.
  • “Bizim sistemimiz en iyisi” diyerek, her derde deva bir yazılım gibi sunarlar.

Ama gerçek dönüşüm müşteri odaklıdır, çözüm odaklıdır. O yüzden dayatma yapılan her sistem, başarısız olmaya mahkumdur.


Müşterinin değişime direnci ve politik oyunlar

Ve işte dijital dönüşümün en büyük görünmez düşmanı: İç politikalar!

Bir danışmanlık firması harika bir dijital dönüşüm stratejisiyle gelir, roadmap çıkarır, her şey kağıt üzerinde mükemmel görünür. Ama sonra…

  • İçeride kimlerin güç kaybedeceği hesaplanmaya başlar.
  • Kimlerin pozisyonunun tehdit altında olduğu konuşulur.
  • Kimlerin bu projeyi sabote etmesi gerektiği belirlenir.

Ve bütün süreç baltalanır.

Müşteri kendisi dönüşmek istemiyorsa, hiçbir danışmanlık firması o şirketi dönüştüremez. Ama işin ilginç yanı, bunu projeyi satarken kimse söylemez. Çünkü kimse müşteriye “Abi, sen zaten bunu istemiyorsun” demez.

Ve bu yüzden, her yıl onlarca dijital dönüşüm projesi içerden baltalanarak başarısız olur.


Peki Çözüm Ne?

Dijital dönüşümcülerin önce kendilerini dönüştürmesi gerekiyor. Gerçek dönüşüm, şablon çözümler ve kısa vadeli projelerle olmaz.

Bir firmanın gerçekten dönüşmesi için:

  • Teknolojiyi değil, süreci dönüştürmek gerekiyor.
  • Müşteriye dayatma değil, esneklik sunmak gerekiyor.
  • Projecilikten vazgeçip, uzun vadeli stratejilere odaklanmak gerekiyor.

Ve en önemlisi… Müşterinin değişime hazır olup olmadığını en baştan net bir şekilde görmek gerekiyor.

Eğer bunları yapmazsanız, dijital dönüşüm projeleriniz birer birer mezara gider. Ve siz de her sene aynı müşteriye aynı dönüşümü tekrar satmaya / satmaya çalışmaya devam edersiniz.

Burası böyle bir sektör. 

3. Başarısız Dijital Dönüşüm Vakaları: Neden Olmuyor?

Dijital dönüşüm projeleri neden başarısız olur? Çünkü kötü yönetilir, yanlış anlaşılır, yanlış uygulanır. Hatta bazen, hiç başlanmaması daha iyi olurdu. Çünkü kötü yapılan bir dönüşüm, hiç yapılmamış bir dönüşümden daha büyük zarar verir.

Bir şirketin dijital dönüşüm süreci bir ameliyat gibi olmalıdır—cerrah hatalı keserse, hasta masada kalır. Ama maalesef, çoğu proje ustura eline geçmiş çırak berberin elinden çıkmış gibi duruyor.

Şimdi, Almanya’daki büyük hatalardan ve Türkiye’de gördüğüm başarısızlıklardan bazılarına bakalım. İsim vermiyorum, çünkü bazı sırlar mezara kadar gider. Ama bu örneklerden ders çıkarmak serbest.


SAP, Siemens ve Deutsche Telekom: Büyükler de Hata Yapar

Dijital dönüşüm projeleri sadece orta ölçekli şirketlerde patlamıyor. Devler de çuvallıyor. Hem de büyük paralar, büyük vizyonlar, büyük stratejilerle!

SAP’nin Kaotik ERP Geçişleri

Almanya’nın dijital dönüşüm konusunda gözbebeği SAP… Dünyanın en büyük ERP sistemlerinden biri, en köklü yazılım şirketlerinden biri, ama kendi müşterilerinin dijital dönüşüm süreçlerinde bazen kendi ürünleri yüzünden bile krize giriyor.

Bir örnek: Avrupa’daki dev bir üretim şirketi SAP S/4HANA geçişine girdi. Ama:

  • Yeterince analiz yapılmadı.
  • Eski sistemle yeni sistem arasındaki veri uyumsuzluğu göz ardı edildi.
  • Süreçler olduğu gibi aktarılmaya çalışıldı, dönüşüm değil taşıma yapıldı.

Sonuç? Devreye alınamayan sistem, milyonlarca euroluk kayıp ve en sonunda eski sisteme dönüş. Yani SAP’ye milyonlar gömüp, sonra "Eski sistemle devam edelim" kararı almak… Efsane bir kayıptır bu.

Ve ironiye bakın ki, SAP’nin kendi iç sistem geçişleri de sancılı oldu. Kendi dijital dönüşüm süreçlerinde bile ERP’nin zorluklarına takıldılar.


Siemens: IoT ile Dijital Dönüşüm Hayali ve Gerçekler

Siemens, Endüstri 4.0’ın bayrak taşıyıcılarından biri… Ama kendi dijital dönüşüm projelerinde bazen Endüstri 2.5’ta kalıyorlar.

Siemens’in bağlantılı fabrikalar, IoT entegrasyonları, akıllı üretim süreçleri konusunda harika vizyonları var. Ama gerçek dünya?

  • Çoğu fabrikanın altyapısı yeterince hazır değil.
  • Mevcut makineler dijital entegrasyon için tasarlanmamış.
  • IoT sistemleri kurulduğunda, fabrikadaki teknisyenler bu sistemleri kullanacak yetkinlikte değil.

Bir fabrikada kurulan akıllı üretim sistemi o kadar karmaşık hale geldi ki, makineler bir noktadan sonra kendi kendine kararlar almaya başladı ama yanlış kararlar.

Yani fabrika “akıllı” olmaktan çıkıp, bir nevi "kontrolsüz güç" haline geldi. Mühendisler IoT sistemini kapatıp manuel çalışmaya geri döndüler.

Büyük para harcanan dijital dönüşüm projesi, en sonunda OFF düğmesine basılarak "dönüşümden dönüş yapıldı."


Deutsche Telekom: 5G ve Dijitalleşme Faciası

Almanya’nın en büyük telekom şirketlerinden biri olan Deutsche Telekom, 5G ile Avrupa’nın dijital dönüşüm liderlerinden biri olacağını açıkladı. Planlar harika! Ama sonra:

  • İç süreçler modernleşmedi.
  • Yönetim katı hiyerarşik yapısını korudu.
  • Bürokrasi yüzünden karar alma süreci yavaşladı.

Şirket içinde bir grup mühendis, eski sistemleri kullanarak daha verimli çalışabildiklerini fark etti ve yenilikçi çözümleri sabote etti. Yani, yeni sistemler gelince eski sistemler daha kıymetli hale geldi!

5G’ye geçiş teknik olarak başarılı olabilir ama organizasyon değişmezse, dijital dönüşüm başarısız olur.


Türkiye’den ve Almanya’dan Şahit Olduğum Başarısızlıklar

Bunlar büyük firmaların hataları, peki ben Almanya’da ve Türkiye’de neler gördüm?

Almanya’da Dijital Dönüşümde Batırılan Paralar

Almanya’da çalıştığım bir projede, büyük bir üretim firması dijital dönüşüme milyonlar yatırdı. Ama:

  • Proje süreci o kadar yavaş ilerledi ki, teknoloji eskidi.
  • Entegrasyon sırasında önceden alınan diğer sistemlerle uyumsuzluklar çıktı.
  • Şirket içinde “Bu kadar yatırım yaptık, iptal edemeyiz” psikolojisi oluştu ve kötü bir sisteme devam etmek zorunda kaldılar.

Ve en komiği ne biliyor musunuz? İşin sonunda, basit bir Excel tablosu ile sorunu çözen bir mühendis kahraman ilan edildi.


Türkiye’de Dijital Dönüşüm: CEO’nun "Hadi SAP Kuralım" Demesiyle Başlayan Felaketler

Türkiye’de en çok gördüğüm şey şu: Dijital dönüşüm CEO’nun bir sabah kahvesi içerken aklına gelmesiyle başlıyor.

CEO: "Abi biz de SAP geçsek ya?"
Yönetim: "Bütçe ayıralım o zaman."
IT Ekibi: "Biz hazır değiliz ama?"
CEO: "Hadi başlıyoruz!"

Ve bu hikaye hep aynı şekilde bitiyor:

  • İhtiyaç analizi yapılmadan ERP seçiliyor.
  • Çalışanlar bu sisteme alışmak istemiyor.
  • Sistem tamamlanmadan yeni bir proje başlatılıyor.
  • En sonunda "Neyse ya, biz Excel’e geri dönelim" deniliyor.

Yani SAP, CRM, BI… Hepsi var ama verim yok. Çünkü süreçler değişmediği sürece teknoloji işe yaramaz.


Peki, McKinsey, Accenture, Deloitte Gibi Devler Neden Bazen Başarısız Oluyor?

Şimdi, herkes “Büyük danışmanlık firmaları gelse her şey düzelir” diye düşünüyor. Ama o iş öyle olmuyor…

  • McKinsey'nin büyük vizyonlu projeleri, genellikle gerçek dünyaya adapte olamıyor.
  • Accenture, dev projeleri üstleniyor ama bazen hantallığa teslim oluyor.
  • Deloitte gibi devler, aynı reçeteyi her müşteriye uyguluyor, bireyselleştirme eksik kalıyor.

Ve işin özeti şu: Kültürel dönüşüm olmadan dijital dönüşüm olmaz.


Dijital dönüşüm projelerinin başarısız olması artık sektörde normalleşti. Bunu herkes kabul etti, hatta danışmanlık firmaları bu başarısızlıkların sürdürülebilir bir iş modeli olduğunu keşfetti.

Peki bu iş neden olmuyor? Uygulayan firmalar neden çuvallıyor? Çünkü sahada olanlar bilir ki bu işin teknolojiyle, yazılımla, yapay zekayla falan alakası yok. Asıl mesele:

  • Kendi ayağına sıkan danışmanlık firmaları
  • Her işi bildiğini sanan patron torunları
  • Şirketlerin başına bela olmuş, Excel’den başka sistem tanımayan dinozorlar

Şimdi gerçekleri konuşalım.


- Dijital Dönüşüm Danışmanlık Firmaları Kendi Kendini Sabote Ediyor

Uygulayan firmalar genelde şu 3 hatayı yapıyor:

A. Tek Proje, Tek Çözüm Mantığı

Büyük danışmanlık firmaları ve yazılım sağlayıcıları, her müşteriye aynı reçeteyi verir:

  • "SAP çözümünüzdür."
  • "Logo olmazsa olmaz."
  • "Buluta geçmezsen ölürsün."
  • "Veri ambarı kurmazsan bu iş olmaz."

Halbuki, müşterinin gerçek ihtiyacı ne, süreçleri nasıl çalışıyor, organizasyon yapısı ne durumda? Bunlarla kimse ilgilenmez. Önceden paketlenmiş çözümler müşteriye dayatılır, çünkü o işin karlılığı zaten bellidir.

Sonuç? Müşteri neye ihtiyacı olduğunu anlamadan satın alır, danışmanlık firması neyi uygulaması gerektiğini bilmeden başlar ve herkes kaybeder.

B. Kendi İçinde Dijitalleşemeyen Danışmanlık Firmaları

Bazı büyük danışmanlık firmalarının kendi iç süreçlerini gördüğünüzde bütün dijital dönüşüm sektörü hakkında inancınızı kaybedersiniz.

  • Kendi CRM’ini doğru düzgün kullanamayan firmalar, müşterilere CRM entegrasyonu satıyor.
  • Projelerini Excel’de takip eden firmalar, müşteriye ERP entegrasyonu satıyor.
  • Slack, Teams gibi basit sistemleri bile yönetemeyen ekipler, müşterilere uzaktan çalışma stratejisi öneriyor.

İçeride Excel’de çalışan adam, dışarıda AI destekli süreç dönüşümünü satmaya çalışıyor. Kusura bakmayın da, bunları yiyen kalmadı.

C. Satış Ekibinin Vaadi vs. Teknik Ekibin Gerçeği

Satış ekibi bir masal yazar, teknik ekip o masaldan korku filmine geçiş yapar.

Satış ekibinin stratejisi:

  • "Biz her şeyi yaparız."
  • "Bu proje kesin biter."
  • "En iyi çözüm bizde."

Teknik ekibin gerçeği:

  • "Bunu yapmamız için 3 yıl lazım."
  • "Müşterinin sistemleri zaten çalışmıyor, biz ne yapalım?"
  • "Şirket içindeki ekip direnç gösteriyor, bu proje yürümez."

Yani pazarlama başka bir dünyada yaşarken, teknik ekip sürekli yangın söndürmeye çalışıyor. Ve sonunda projeler patladığında suç teknik ekibe kalıyor.


"Her Şeyi Bilen Patronun Oğlu" Kontenjanı – Dönüşen ve Dönüştüren Firmaların Ortak Kabusu

Dijital dönüşüm projelerinin sessiz katili: Patronun oğlu. Ya da sadece patronun oğlu değil, CEO’nun yeğeni, yönetim kurulu başkanının kuzeni, “Z kuşağını da anlamamız lazım” diye şirkete monte edilen ultra özgüvenli yeni nesil lider adayı.

Dönüşen firmalarda bunlar genelde şöyle çalışır:

  • Dijital dönüşümü anladıklarını sanırlar ama genellikle bir Medium makalesi okumuşlardır.
  • AI, IoT, Big Data gibi kelimeleri havada uçururlar ama iş süreçlerine dair hiçbir fikirleri yoktur.
  • Her şeyi çok hızlı yapmak isterler ama nasıl yapılacağını teknik ekibe sormazlar.
  • Çalışanlar direnç gösterdi mi? “Kimse direnç göstermesin, beğenmeyen gidebilir” moduna geçerler.

Sonuç? Tepeden inme zorlamalarla başlayan projeler daha doğmadan ölür.

Dönüştüren firmalarda ise olay biraz daha trajikomik hale gelir:

  • Danışmanlık ekibine “Size bırakıyorum ama ben de bu süreci çok iyi biliyorum” diyerek müdahale ederler.
  • Gerçekçi bir proje süreci oluşturulmaz, çünkü bu beyefendi/hanımefendi 6 ayda her şeyi bitirmek istemektedir.
  • Ekipten kimseyi dinlemezler, ama her toplantıda herkese akıl vermek için konuşurlar.

Ve sonra ne olur? 3 yıl sürecek projeler 6 ayda başlamadan ölür.

İşin ironisi mi? Proje battığında suç hep başkasına kalır. Teknik ekip iyi çalışmamıştır, danışmanlar yanlış yönlendirmiştir, çalışanlar direnç göstermiştir… Ama asıl sorun? Hiç kimse bunu söylemeye cesaret edemez.


Şirketlerin Başa Bela Olan Dinozorları – Dijital Dönüşümü Batıran Ara Yöneticiler

Bakın, kimseye yaşından ötürü lafımız yok. Ama şu bir gerçek: Bazı insanlar, sadece o an orada oldukları için terfi alarak bugün hiç hak etmedikleri bir konuma geliyorlar.

Bunlar, yıllar geçtikçe "hadi bari kıdemli yapalım", "bunca senedir burada, boşta kalmasın, müdür yapalım", "artık unvan verelim, grup müdürü olsun", "yok yok direktör yapalım" diye diye en üst kademelere kadar çıkmış ama aslında hiçbir yetkinliği olmayan adamlardır.

Ve işin en trajik tarafı? Bugün o pozisyona birini alacak olsanız, CV’sine bile bakmazsınız. Mülakat yapsanız, ilk 10 dakikada elersiniz. Ama işte bir şekilde orada duruyorlar ve Türkiye’de sektörleri dijitalleştirmeye çalışıyorlar(!).

Bunlar Dijital Dönüşümü Nasıl Öldürüyor?

Zamanında bir Excel makrosu yazmış, kendini IT gurusu sanıyor. Yeni teknolojilerden haberi yok ama chatbot, AI, cloud gibi kelimeleri duyunca direkt karşı çıkıyor.

Sistemi bozan tek şey değişimdir diye düşünüyor. Çünkü değişim onun konfor alanını tehdit eder. O yüzden "Yıllardır böyle yapıyoruz, bir şey olmadı" diye direnç gösterir.

Kendi koltuğunu sağlamlaştırmak için projeleri sabote eder. Bir yenilik gelirse ve işe yararsa, kendisine artık ihtiyaç kalmayacağını bilir. O yüzden "Bu proje çalışmaz, gereksiz" diyerek süreci baltalar.

Sektör değişiyor, dünya değişiyor ama o 20 yıl önce öğrendiği şeyleri hala güncel sanıyor. Ve komik olan şu: Bu adamlar, başkalarına dijital dönüşüm anlatıyor.

Dönüştüren Firmalarda Bu Adamlar Nasıl Bir Felaket Yaratıyor?

Bu tipler sadece dönüşen firmalarda değil, dönüştüren yani dijital dönüşüm danışmanlığı yapan firmalarda da vardır. Ve orada işler daha da vahimdir çünkü bu adamlar bizzat projeleri yöneten kişilerdir.

  • "Biz bu işi yıllardır böyle yapıyoruz."
  • "Her müşteriye şu çözümleri veriyoruz, neden farklı bir şey deniyoruz ki?"
  • "Bence bu proje gereksiz, müşteri eski sistemle devam etsin."

Sonuç?

  • Sektör yerinde sayar.
  • Yenilikçi fikirler daha doğmadan öldürülür.
  • Şirketler milyonlar harcayıp en sonunda "Boş verin, Excel ile devam edelim" noktasına gelir.

Dijital dönüşüm, bu adamlara dokunmadan mümkün değildir. Ama kimse de "Baba, sen artık evde otur, torun sev"diyemez. Ve işte bu yüzden, Türkiye’deki dönüşüm projeleri birer birer mezara gider.

4. Nasıl Başarıya Ulaşılabilir? Doğru Stratejiler

Tamam, yeterince gömdük. Hataları tespit ettik, dinozorları inceledik, patron çocuklarını deşifre ettik. Peki, nasıl başarılı olunur? Dijital dönüşüm projeleri nasıl gerçekten işe yarar hale getirilir?

İşte burada birkaç kritik strateji devreye giriyor. Dijital dönüşüm projelerinde başarı şansa bırakılmaz.

Şirketler ya gerçekten dönüşümü yönetir ya da hatalı kararlarla milyonlarca liralık projeleri mezara gömer.

Peki, doğru strateji nedir? Dijital dönüşüm şirketleri bu işin doğrusunu nasıl yapar?


Dönüşüm Firması Olarak Önce Kendi Modelini Oluşturmak – Silkinmek ve Safra Atmak Şart

Başkasının dijital dönüşümünü yönetmeden önce önce kendi evini temizlemek gerekir. Çoğu dijital dönüşüm danışmanlık firması, büyük şirketlere “bürokrasiden kurtulun, süreçlerinizi yalınlaştırın” diye akıl verir ama kendi iç süreçleri 1990’lardan kalmadır.

Başarı için önce silkinmek ve safra atmak gerekir. Peki bu ne demek?

  • Hantal dinozorlardan uzaklaşmak: Dijital dönüşümü yöneten kişiler, o dönüşüme en uzak olanlar olmamalıdır. “Bu işi yıllardır yapıyoruz” demekle doğru yapıyoruz arasında fark vardır.
  • Patronun oğlu kontenjanından girenlerden kurtulmak: Dijital dönüşüm, LinkedIn’de birkaç teknoloji makalesi okuyarak öğrenilmez. Bilgisi yetersiz, ancak gücü fazla olan bu kişiler projeleri sabote etmekten başka bir işe yaramaz.
  • Sadece kendi ekosisteminde yetişenlere bağımlı olmamak: Türkiye’de birçok firma, sadece kendi içinden gelenleri yönetici yaparak yenilikçi olacağını düşünüyor. Oysa dijital dönüşüm globaldir. Rakiplerden, farklı sektörlerden, hatta yurt dışından yetenek transfer etmek gerekir.
  • Gerçek bir Ar-Ge ve inovasyon kültürü oluşturmak: Çoğu şirket Ar-Ge’yi göstermelik kuruyor. Büyük dönüşüm firmaları, ciddi bütçeleri olan gerçek Ar-Ge departmanları kurmalı ve bu ekipleri, "olmaz" denilen projelerle test etmelidir.
  • Kamu iş birliklerini artırmak: Türkiye’de kamu sektörü ile özel sektör arasındaki dijital dönüşüm köprüsü çok zayıf. Özel sektör ve devletin ortak projeler geliştirmesi, sektörü ileriye taşıyacaktır.

Kültürel Adaptasyon: Globalde Başarılı Olan Firmaların Ortak Noktaları

Gerçek dijital dönüşümün en büyük farkı, kültürel adaptasyonu iyi yönetmektir. Dünya genelinde başarılı dijital dönüşüm projeleri incelendiğinde, şu ortak noktalar öne çıkar:

  • Hızlı karar alma yeteneği: Türkiye’de birçok şirket bir proje için 10 ayrı komiteden onay almaya çalışırken, globalde bir CEO 10 dakikada karar verebiliyor. Dijital dönüşüm hız gerektirir.
  • Deney yapmaktan korkmamak: Türkiye’de çoğu yönetici “Ya başarısız olursak?” korkusuyla hareketsiz kalırken, başarılı şirketler deneme-yanılma sürecini yönetecek kadar cesur olur.
  • Sadece teknoloji değil, süreç dönüşümüne de odaklanmak: Çoğu firma, dijital dönüşümü bir yazılım alımı olarak görüyor. Dünyanın en büyüğü SAP mi olmadı? Hadi o zaman Türkiye’nin en büyüğü Logo’yu deneyelim. O da mı olmadı? Başka bir ERP alalım. Bu mantık dijital dönüşüm değil, kör teknoloji alışverişidir.

Dijital dönüşüm önce süreçleri, sonra teknolojiyi değiştirmekle başlar. Süreçler aynı kaldığı sürece hangi yazılımı kullanırsanız kullanın, sonuç değişmez.


Müşteri Odaklı Yaklaşım vs. Teknolojiyi Satma Odaklı Yaklaşım

Türkiye’de birçok dijital dönüşüm firması, müşteriye gerçekten ihtiyacı olan şeyi sunmak yerine, sadece teknoloji satmaya çalışır.

  • "Şirketinize AI ekleyelim, her şeyi optimize ederiz!"
  • "Data lake olmadan asla büyüyemezsiniz."
  • "J Platform kuralım borsaya açılalım."
  • "Sizi SAP ile global arenaya taşıyalım."

Müşterinin ihtiyacı ne? Bunu kimse düşünmüyor.

  • Önce süreçleri anlamadan teknoloji satmaya çalışmak, başarısızlığın en büyük sebebidir.
  • Teknoloji her zaman ihtiyaçtan sonra gelir.

Başarılı bir dijital dönüşüm firması:

  • Müşterinin süreçlerini analiz eder.
  • Gerçek ihtiyacı belirler.
  • Yazılım ve çözümleri ihtiyaca göre uyarlar.

Teknoloji her derde deva bir sihirli değnek değildir. Önemli olan doğru teşhis koymak ve doğru reçeteyi yazmaktır.


Dijital Dönüşüm Şirketleri İçin Sürdürülebilir Büyüme Modeli

Dijital dönüşüm projelerinde başarının sürdürülebilir olması için:

  • Sadece büyük projelere odaklanmamak: Küçük ve orta ölçekli projelerde hızlı ve başarılı sonuçlar alarak güven inşa etmek önemlidir.
  • İçerideki yetenekleri geliştirmek: Sürekli eğitim ve gelişim olmadan dijital dönüşüm firmaları 5 yıl içinde rekabet gücünü kaybeder.
  • Müşterilerle uzun vadeli ilişkiler kurmak: Satış yapıp çekilmek yerine, süreç boyunca müşteriye destek vermek gereklidir.

Büyük iş almak güzeldir, ancak onu sürdürülebilir hale getiremeyen firmalar büyürken batar.


Başarıya Giden Yol

  • Önce kendi iç yapınızı dönüştürün, sonra başkalarına akıl verin.
  • Teknolojiyi satmak yerine, müşterinin ihtiyacına odaklanın.
  • Gerçek Ar-Ge yapın, en zor projelere yatırım yaparak fark yaratın.
  • Kendi ekosisteminizin dışına çıkın, farklı yetenekleri organizasyonunuza dahil edin.
  • Süreçlerinizi düzeltmeden teknoloji satın almayın.

Dijital dönüşüm, herkesin dilinde ama çok az kişinin gerçekten başarabildiği bir süreç. Doğru stratejiler uygulanmadığında, bu iş PowerPoint sunumlarıyla başlamış, Excel tablolarına geri dönerek bitmiş bir süreç olmaya mahkumdur.

5. Sonuç ve Öneriler

Dijital dönüşüm, teoride mükemmel, pratikte kaotik bir süreçtir. Kağıt üstünde her şey kusursuz görünür, ama sahaya inildiğinde gerçek dünya kendini gösterir. Bu yazıda, neden çoğu dijital dönüşüm projesinin başarısız olduğunu, kimlerin bu işi batırdığını ve nasıl başarılı olunabileceğini anlatmaya çalıştım.

Amaç ukalalık yapmak değil. Sadece gerçeklerden bahsetmek ve tecrübeleri paylaşmak. Dijital dönüşüm denildiğinde sadece teknoloji değil, süreçler, insanlar ve kültürel değişimlerin de işin içinde olduğunu göstermekti.

Ve eğer buraya kadar geldiyseniz, muhtemelen Türkiye’de neden dijital dönüşüm projelerinde yer almadığımı da anlamışsınızdır. Çünkü çözüm üretmek için orada olmanız yetmez, gerçekten bir şeylerin değişmesini isteyen birileriyle çalışmanız gerekir.

Şimdi, bu yazıyı dijital dönüşüm firmaları için 10 altın kural ile noktalayalım.


Dijital Dönüşüm Firmaları İçin 10 Altın Kural

  • Kendi dijital dönüşümünüzü tamamlamadan başkasına akıl vermeyin. Kendi iç süreçleriniz eski kaldıysa, başkalarına modernleşme dersi vermek ironik olur.
  • Müşteriye "paket çözüm" değil, "ihtiyaca özel çözüm" sunun. Aynı reçeteyi herkese yazamazsınız. Şirketlerin süreçleri farklıdır, dijital dönüşüm kişiye özel olmalıdır.
  • Patronun oğlu kontenjanından gelenleri yönetime sokmayın. Dijital dönüşüm, "Harvard Business Review'dan iki makale okudum, hadi ERP geçişi yapalım" diyenlerin oyuncağı değildir.
  • Rakiplerden, yurt dışından ve farklı sektörlerden yetenek transfer edin. Sadece kendi ekosisteminizin içinde yetişmiş insanlarla gerçek bir dönüşüm yapamazsınız.
  • Büyük ölçekli projelere dalmadan önce küçük projelerle güven inşa edin. Sürdürülebilir büyüme için adım adım ilerlemek şarttır.
  • Süreçleri değiştirmeden yazılım değiştirmeyin. SAP olmadı, hadi Logo’ya geçelim. Logo olmadı, yerli ERP kuralım… Bu iş böyle yürümez. Önce süreçleri düzeltin, sonra teknoloji seçin.
  • İçerideki dinozorları ya adapte edin ya da değiştirin. Dijital dönüşüm projeleri, değişime en dirençli insanlar tarafından sabote edilir.
  • Dijital dönüşümü satarken gerçekçi olun. Yapamayacağınız şeyleri vaat edip teknik ekibi ateşe atmayın.
  • Kamu iş birliklerini artırın, özel sektörle kamu arasında köprü kurun. Dijital dönüşüm sadece özel sektörün meselesi değil, ülkenin kalkınması için kritik bir süreçtir.
  • Dijital dönüşüm bir proje değil, bir yolculuktur. 6 ayda "hadi dönüşelim" diyerek olmaz. Bu iş sürekli evrilmeyi, gelişmeyi ve adapte olmayı gerektirir.


Son Söz ve Teşekkür

Bu yazıyı dijital dönüşüm projelerine dışarıdan bakarak değil, sahada bizzat bulunmuş biri olarak yazdım.Amacım, bu işin neden başarısız olduğunu ve nasıl başarılı olabileceğini açıkça anlatmaktı.

Dijital dönüşümün teknolojiyle değil, insanlarla ve süreçlerle ilgili olduğunu unutursak, yine milyonlarca dolarlık projeleri çöpe atarız.

Okuduğunuz ve tahammül ettiğiniz için teşekkür ederim. Umarım bu yazı, dijital dönüşüm konusunda daha gerçekçi ve uygulanabilir stratejiler oluşturmanıza katkı sağlar.

Dipl.-Ing. Deniz Cengiz

Yorumlar

En çok okunanlar

Cloud Computing Reference Architecture: An Overview

Cloud Architecture

Teknolojik Altyapıdan Ne Anlıyoruz?

Run SAP İş Ortağı Programı, En İyi Çözüm Operasyonunu Nasıl Sağlar?

Artırılmış Gerçeklik nedir ve hangi alanlarda kullanılıyor?

KÖRLER ÜLKESİNE KRAL OLMAK

BİG DATA MANAGEMENT

CLOUD COMPUTING – An Overview

Blockchain, sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği ve şeffaf paylaşılan veri tabanlarına depolandığı, silinmesi, değiştirilmesi ve düzeltilmesinden korunan bir dünyayı hayal edebiliriz.

Bilgi Sisteminin Yazılım Yetenek Olgunluk Modeli ile İlişkisi