BI’da Yedi Büyük Günah : Yönetim Raporu Değil, Efsane Üfürme

 


İçindekiler

1. Giriş: Dashboard Değil, Dijital Halı Saha Skoru

  • Yönetim raporu yapmakla Power BI açmak aynı şey mi?

  • Süslü görselle, doğru kararı birbirinden nasıl ayırırız?

2. Günah #1: Gösterişli Ama İçeriksiz – Estetik Uğruna Veriden Vazgeçmek

  • Pie chart’ta “renk geçişi” var ama karar yok!

  • Görsel güzellik uğruna stratejik içeriği katletmek

3. Günah #2: KPI Değil, Rakam Yarışı – Metriği Anlamadan Takip Etmek

  • “Satış arttı mı?” sorusunun cevabına “grafik hareketli” demek

  • KPI'ı bilmeden “kral gösterge” üretmeye çalışmak

4. Günah #3: Satır Sayısı = Rapor – Excel’den Copy-Paste ile BI Yapmaya Çalışmak

  • Gerçek zamanlı veri yerine “haftalık özetler”

  • “Yönetici raporu” diye veri özetlemek

5. Günah #4: Bağlamı Bozmak – Veriyi Konuşturmadan Sunmak

  • Satışlar arttı ama neden? Nerede? Hangi segmentte?

  • Analitik değil, afiş mantığında BI sunumu

6. Günah #5: Yöneticiye Göstermek İçin Rapor – Karar İçin Değil, Etkilemek İçin Hazırlamak

  • “Patron görsün diye yeşil yaptık” kültürü

  • BI değil, PPT show

7. Günah #6: Güncellik Zafiyeti – Canlı Veri Sanıp Haftalık CSV Gömmek

  • “Dinamik rapor” adıyla 6 gün önceki veriyi güncel diye sunmak

  • Raporun içinde “veri güncellenmedi” notu varsa, orası BI değil PDF'dir

8. Günah #7: Sorgulamayan Kullanıcı – Her Grafik Doğruysa, Neden Sonuçlar Yanlış?

  • Raporu gören yöneticinin “hmm güzel olmuş” deyip geçmesi

  • BI’da sorgulamayan zihin, Excel’de takılı kalır

9. Sonuç: Yönetim Raporu mu Üfürük Tabelası mı?

  • BI yaparken hangi ilkeleri unutmamalıyız?

  • Süslü ekranlar yerine karar destek sistemleri için çağrı


1. Giriş: Dashboard Değil, Dijital Halı Saha Skoru

“Abi geçen ay 74.3’tük, şimdi 81.2 olduk. Bayağı iyiye gidiyoruz…”
– Ne bu rakam?
– Bilinmiyor.
– Neye göre iyi?
– Kestiremiyoruz.
– Ama dashboard yeşil yanıyor mu?
– Evet abi, full yeşil!

İşte tam da burada başlıyor bu yazının hikayesi.

Bugün Türkiye'de (ve aslında dünyanın çoğu yerinde) yönetim toplantılarına Power BI, Qlik Sense, Tableau gibi araçlardan alınmış görsellerle başlanıyor. Renk geçişli grafikler, yuvarlatılmış kenarlar, pastel tonlarda heatmap'ler... Dashboard'lar artık adeta bir dijital halı saha skoru: “Bizim takım mavi, rakip kırmızı. Maçı kim aldı bilmiyoruz ama görüntü güzel.”

Ama gerçek şu:
Dashboard yapmak, rapor yapmak değildir.
Görsel üretmek, strateji üretmek değildir.
BI kullanmak, karar destek sistemine sahip olmak değildir.

Hele ki ekranda gördüğün grafik, hangi süreci anlattığını bile söylemiyorsa, o artık bir yönetim aracı değil, dijital süs eşyasıdır.

Ben bu yazıda "BI'da Yedi Büyük Günah"ı anlatacağım.
Ama amaç kimseyi gömmek değil.
Amaç, hep birlikte şu soruyu sormak:

“Görsel güzel de... karar nerede?”


- Yönetim raporu yapmakla Power BI açmak aynı şey mi?

Hayır, değil. Çok net.
Power BI, Qlik Sense, Tableau gibi araçlar güçlüdür ama onların güçleri, hangi soruyu sorduğunla doğru orantılıdır.

Bir yönetici Power BI açınca “Renkleri değiştirin, bu daha güzel” diyorsa, o araçla BI yapılmaz, boyama yapılır.
BI, yani Business Intelligence, “İş Zekâsı” demek. Raporlama değil. Zeka.
Yani arkasında şu soruların olması lazım:

  • Hangi karar için bu tabloyu açıyoruz?

  • Bu grafik hangi KPI’ya bağlı?

  • Rakam değiştiğinde hangi aksiyonu tetikleyeceğiz?

Yani BI, “güzel görünüyor” değil, “karar destekliyor” diyebildiğimiz noktada başlar.

Yönetim raporu, işletmenin nabzıdır.
Power BI ise nabız ölçmek için kullanılan bir stetoskoptur.
Ama o stetoskopu kullanacak doktor yoksa, elinizde sadece süslü bir cihaz kalır.


- Süslü görselle, doğru kararı birbirinden nasıl ayırırız?

Önce şunu bileceğiz:
Güzel bir görsel, doğru bir karar anlamına gelmez.

Bak şöyle düşün:
İşletme satışlarında büyük bir düşüş var ama dashboard’da pembe-pastel bir heatmap yanıyor. Renkler muazzam, kullanıcı deneyimi şahane… Ama içerik ne?

Hiç.

Doğru karar veren dashboard şöyle olur:

  • Bir grafik açıldığında önce KPI görünür.

  • Sonra o KPI’yı etkileyen 3-5 temel faktör.

  • Sonra sapma sebepleri.

  • Sonra aksiyon önerileri.

Sadece “Circle Chart’ta bu ay %83 yazıyor” diye karar alan şirketin durumu, "abi bu arabada turbo varmış" deyip, motoru açmadan drift yapmaya benzer.

Süslü mü? Evet.
Anlamlı mı? Asla.

Ve evet, bu daha girişti.
Şimdi sırayla BI dünyasında gördüğümüz o yedi büyük günaha bakacağız.
Her biri Türkiye’de yüzlerce şirkette defalarca işlendi, işlenmeye de devam ediyor.

Çünkü ortada bir gerçek var:
“Veri var ama akıl yoksa, o sistem sadece enerji tüketir.”


2. Günah #1: Gösterişli Ama İçeriksiz – Estetik Uğruna Veriden Vazgeçmek


“Bakın bu grafik çok şık oldu.”
“Peki ne anlatıyor?”
“…yani... renkler güzel değil mi?”

İşte tam olarak bu!

Bugün birçok şirkette BI ekranları, adeta bir grafik tasarım yarışmasına dönmüş durumda. Pastel tonlarda donut chart’lar, degrade geçişli pie chart’lar, köşeleri yuvarlatılmış kutucuklar… Ama içerik? Tam bir sessizlik. Çünkü o görsellik, stratejik içeriğin üstünü örtüyor.

- Pie chart’ta “renk geçişi” var ama karar yok.

Yani kullanıcı bakıyor ama neye baktığını bilmiyor. KPI nerede? Hedefin neresindeyiz? Uçtan uca süreçlerde nerede alarm veriyoruz? Cevap yok. Ama ekran çok havalı, onu biliyoruz.

- Görsel güzellik uğruna stratejik içeriği katletmek

Dashboard dediğin şey, PowerPoint değil. Renk seçimi kadar veri seçimi önemlidir. Görselin “güzel” olması yetmez, karar verdiren bilgi sunması gerekir. Yönetim ekranı dediğin şey, sabah 09:00’da baktığında sana o günkü ajandanı şekillendirecek öngörü vermeli.

Ama ne yazık ki çoğu dashboard, yöneticinin gözünü oyalayan ama beynini çalıştırmayan yapılara dönüşmüş durumda. Süreç KPI’sı yerine his KPI’sı çıkıyor karşımıza. “Ne hissettik bu ay?” gibi...

O yüzden bu günah, belki de en yaygın olanı.
Veri duruyor, ama estetik yüzünden sessiz kalıyor.
Çünkü biz süslemeyi içerikten daha çok seviyoruz.
Ve kararlar da bu yüzden hep eksik kalıyor.

3. Günah #2: KPI Değil, Rakam Yarışı – Metriği Anlamadan Takip Etmek
"Satış arttı mı?"
— "Abi şu grafiğe bak, çok güzel yukarı doğru çıkıyor!"
— "E tamam da neyle kıyasladın?"
— "Yani... geçen haftaya göre… galiba."

İşte karşınızda veri evreninin en yaygın günahlarından biri:
Metriği anlamadan, sadece hareket eden her çizgiyi başarı sanmak.

Şirketler artık her şeyi ölçmek istiyor: satışlar, iadeler, memnuniyet, üretim verimi, performans, tahsilat hızı, call center bekleme süresi, tedarik süresi, depo doluluğu, hatta öğle yemeği tüketim oranı… Sayılar bol. Ama anlam? O genelde toplantı odasının kapısında kalıyor.

“Satış arttı mı?” sorusuna “grafik hareketli” demek

Evet, çizgi yukarı çıkıyor. Ama geçen ayın mı, geçen yılın mı, hedefin mi?
Brüt mü, net mi? Kâr mı, ciro mu?
Kur etkisi var mı? Kampanya mı var?
Satışın artması güzel de, kârlılık düştüyse neye yarar?

Göstergenin “hareketli” olması onu KPI yapmaz.
KPI, stratejik hedefle ilişkilendirilmiş, anlamı olan, aksiyon doğuran sayıdır.

KPI'ı bilmeden “kral gösterge” üretmeye çalışmak

Dashboard'larda sıkça rastladığımız başka bir günah da budur:
“Sayı büyük görünsün, ekran dolu dursun, sunum etkileyici olsun.”
Peki o sayı neyi ifade ediyor?
“Yani... sipariş sayısı... ama iptaller dahil değil... iadeler de yok… stokta olmayanlar da sayılmış olabilir…”

Yani metrik var ama içi boş.
İçi boş ama sunumda çok havalı.
Sunum havalı ama kararlar havada kalıyor.

ERP ekranı değil, Instagram filtresi gibi BI dashboard'u yaparsan, sonuç da o kadar gerçek olur.
Ve yöneticiler, "sayılar iyi görünüyor ama iş kötüye gidiyor" paradoksunu yaşamaya devam eder.

Bu günahın temelinde şu var:
Sayının arkasındaki süreci bilmiyorsan, o KPI seni değil, sen onu yönetiyorsun.

Yani?

Süreç anlamadan metrik takip edilmez.
Anlamadan bakılan sayı, göz boyar; karar verdirmez.

Ve bu da işte, ikinci büyük günah olarak BI tarihine yazılır.

4. Günah #3: Satır Sayısı = Rapor – Excel’den Copy-Paste ile BI Yapmaya Çalışmak

— “Bu raporu Power BI’a taşıyabilir miyiz?”
— “Taşırız abi. Zaten Excel’de tablo vardı, aynısını oraya yapıştırdım.”
— “Yani… copy-paste?”
— “Aynen. Aynı rapor, sadece daha havalı gözüküyor.”

Ah be güzel kardeşim…
BI dediğin, sadece eski alışkanlıkları görselleştirmek değil.
Veriye ruh, sürece akıl, rapora aksiyon katmak demek.
Ama biz ne yapıyoruz?
Excel’deki 127 satırı alıp aynen Power BI’a koyunca
kendimizi “veri analisti” sanıyoruz.

Gerçek zamanlı veri yerine “haftalık özetler”

Power BI gibi bir araç, sensör gibi anlık veri kaynaklarına, ERP’ye, CRM’ye canlı bağlıyken, hâlâ “haftalık hazırladığım Excel’i içeri alıyorum” diyorsan, şunu bil:
Sen BI yapmıyorsun, "grafikli arşivleme" yapıyorsun.

Yani veri zaten yaşanmış, bayat, hatta belki de değişmiş.
Ama sen hâlâ geçen haftanın özetiyle bugünün kararını vermeye çalışıyorsun.
Bu da tıpkı hava durumuna bakarken geçen ayki gazeteye bakmak gibi bir şey.

“Yönetici raporu” diye veri özetlemek

En klişe cümle:
— “Yöneticiler fazla veri sevmez, kısa tut.”
Evet, kısa tut. Ama eksik değil.
"Satışlar iyi" demek yerine, hangi üründe, hangi bölgede, hangi müşteride iyi?
Yöneticiye veri saklamadan, ama onu boğmadan aktarmak BI’ın sanatı.

Çünkü satır sayısı arttıkça “analiz” olduğunu sanıyoruz.
Ama bazen 1 doğru grafik, 1000 satırdan daha güçlüdür.

Ve BI’ın gücü, uzun rapor yapmakta değil, uzun rapora gerek bırakmamaktadır.

Yani, eğer hala “Excel'den yapıştırdım, oldu bitti” diyorsan…
O BI değil. O, Excel cosplay’idir.
Ve bu da üçüncü büyük günah olarak not düşülür.

Hazırsan gel…

5. Günah #4: Bağlamı Bozmak – Veriyi Konuşturmadan Sunmak

BI raporu açılıyor.
Grafikler uçuşuyor, renkler geçiş yapıyor, sütunlar dans ediyor.
Dashboard’un sağ üst köşesinde gururla yazıyor:
"Satışlar %18 arttı."

Güzel. Tebrik ederiz.
Ama… nerede arttı?
Hangi ürün? Hangi müşteri grubu? Hangi kanal? Hangi satışçı sayesinde?

Bağlam yoksa, artış da eksiliştir.

Yani neye göre arttı bu satış?
Geçen yılın aynı dönemine mi? Sezona mı? Pazara mı?
Yoksa sadece geçen haftaya göre mi?

Veri sadece “ne oldu”yu söylerse, bu bir afiştir.
Ama “neden oldu”yu da söylerse, işte o zaman analizdir.
BI raporu afiş değildir. Billboard değil.
BI, veriyi konuşturan, neden-sonuç ilişkisini açığa çıkaran bir akıl platformudur.

Analitik değil, afiş mantığında BI sunumu

Maalesef birçok firmada dashboard dediğin şey,
“patron beğensin” diye hazırlanıyor.
Kırmızıysa yeşil yap, yüzdelik düşükse gizle, açıklama çoksa geç.
Yani veriden çok estetik, gerçekten çok “gönül alma” sunumu yapılıyor.

Ama verinin şunu söylemeye hakkı var:

“Ben sadece ne olduğunu değil, neden olduğunu da anlatmak istiyorum!”

BI, veriyle ilişki kurar.
Yani bir veri noktasını diğerine bağlar, segmentlere ayırır, filtrelerle indirger.
Sen onu tüm bu bağlamından koparırsan, geriye sadece "güzel görünen ama anlamı olmayan" bir sayı kalır.

Satışlar arttıysa: neden, nerede, ne kadar, nasıl?
Eğer bu soruların cevabı dashboard’da yoksa, o dashboard yok hükmündedir.

Özetle?
Rakamı yazmak kolaydır.
Ama rakamı anlatmak, bağlam içinde sunmak… işte orası BI’ın onur meselesidir.

Ve bu onuru kaybedenler, dördüncü büyük günahın ağırlığı altında ezilir.

6. Günah #5: Yöneticiye Göstermek İçin Rapor – Karar İçin Değil, Etkilemek İçin Hazırlamak

Hepimiz o raporu gördük.
Ya da hazırladık.
Hatta belki de gururla “çok şık olmuş” dedik.

Satış barları yeşil,
Karlılık mor pastel tonlarda,
Grafikler sabah 08:00’de kahveyle içilecek kıvamda.

Ve sonra şu cümle geldi:

“Patron beğendi mi?”
“Beğendi hocam, çok net olmuş!”

Ama asıl soru şu olmalıydı:
“Karar alabildi mi?”

“Patron görsün diye yeşil yaptık” kültürü

Verinin doğruyu göstermesi gerekir.
Ama Türkiye’de (ve ne yazık ki bazı kurumsal ortamlarda) BI raporları bazen “gerçek” değil, “gönül” göstermek için yapılır.

Mesela satışlar düşmüş ama:

“O kısmı almadık hocam, moral bozar.”

Karlılık %2’ye düşmüş ama:

“O kalemi filtreledik, şimdi %18 görünüyor.”

Böyle BI raporları gerçekleri ayna gibi yansıtmaz,
makyajlı selfie gibi sunar.
Kusurları yumuşatır, krizi törpüler.
Ama en tehlikelisi: karar alıcının sezgisini sabote eder.

BI değil, PPT show

Bazı dashboard’lar var, PowerPoint’ten fırlamış gibi.

Çünkü aslında veriyle değil, algıyla oynanmış.

  • Yöneticinin sevdiği KPI en üste alınmış

  • Zayıf metrikler “drill-down” içine saklanmış

  • Renklendirme “psikolojik güvenlik” gözetilerek yapılmış

Sonuç?

Veri konuşmamış.
Sunum yapmış.

BI’ın ruhu karar destek sistemidir.
Bir şirketin dijital beyni olması gerekir.
Ama bu kültürle beyin değil, vitrin oluyor.

Yönetici raporu veriyle cesur konuşur.
Yalakalık değil, açıklık yapar.
BI’da amacımız karar üretmekse, önce gerçekleri dürüstçe göstermek zorundayız.


Veriyi doğru göstermek, yöneticiyi etkilemekten önemlidir.
Etkilemek için rapor hazırlamak... beşinci büyük günahtır.
Ve bu günah, çoğu zaman şirketi doğru karar alma şansından mahrum bırakır.

Şimdi sırada… altıncı günah var.
Ve orada işler biraz daha “karmaşık” hale geliyor.

7. Günah #6: Güncellik Zafiyeti – Canlı Veri Sanıp Haftalık CSV Gömmek

“Canlı veri mi hocam?”
— “Tabii ki... geçen Cuma’dan!”

Dijital dönüşüm çağında yaşıyoruz ama hala BI ekranlarında geçen haftanın .CSV dosyasını taze veri diye sunuyoruz. Bir yönetici sabah raporunu açıyor, satışlar düşmüş gibi görünüyor. Panik başlıyor. Halbuki problem satışta değil; veri 6 gün önceki satışın yansıması. Gecikmiş bir yansıma, yanlış bir kararın tohumu olabilir.

“Dinamik rapor” adıyla statik dosya sunmak

Power BI ya da Qlik Sense gibi araçlar, adından da belli olduğu gibi interaktif, dinamik, bağlantılı sistemlerdir. Fakat birçok şirkette bu sistemler, "şirketin tasarımı güzel Excel klasörü" gibi kullanılıyor.

– Otomasyon yok,
– Veri bağlantısı yok,
– Refresh süreci manuel,
– Veri kümesi .CSV, .XLSX ya da arada bir güncellenen bir staging dosyası…

Ve sonra şöyle cümleler duyuyoruz:

“Hocam geçen haftaki dosyayı gömdük, bugün de aynı zaten.”

Hayır, aynı değil.
İş dünyasında 6 saat bile fark yaratır, 6 gün değil.

📌 “Veri güncellenmedi” notu varsa, orası BI değil PDF'dir

Bu klişe cümleye çok rastlıyoruz:

“Şimdilik böyle, ama canlıya alacağız…”

Canlıya geçmek nedense hep “bir sonraki faza” bırakılır. Ama o faz, çoğu zaman hiçbir zaman gelmez.

Rapor ekranının altına “veri güncellenmedi” notu eklenmişse,
burası karar alma merkezi değil, görsel sunum galerisi olmuştur.

Bu durum sadece yanlış karar aldırmaz,
yöneticinin veri sistemine güvenini de eritir.
Ve bir gün gelir, herkes tekrar Excel’e döner.

🎯 Gerçek BI sistemi, canlı verinin nefes aldığı bir yapıdır.

Yani:

  • Otomatik veri güncellenir

  • Refresh log’ları takip edilir

  • Rapor, sistemin nabzını tutar

  • Bugünkü karar, bugünün verisine dayanır

Aksi halde o BI raporu değil, statik bir tablo sergisidir.

Veri, tazeyken değerlidir.
Güncellik sadece lüks değil, bir zorunluluktur.
Güncel olmayan veriyle yapılan karar,
çürük sebzeyle yapılan salata gibidir: dışı güzel görünür ama içi bozar.

İşte bu yüzden “güncellik zafiyeti”,
altıncı büyük günah olarak karşımıza çıkıyor.

Ve sırada, yedinci…
En karmaşık, en çetrefilli ve en büyük günah:
Veriyi hiç analiz etmeden “mış gibi” yapmak. Hazır mısın?

8. Günah #7: Sorgulamayan Kullanıcı – Her Grafik Doğruysa, Neden Sonuçlar Yanlış?

Raporu açıyor…
Grafikler cillop gibi. Renk geçişleri şahane. Üç boyutlu bar chart’lar…
Ve sonra yönetici şöyle diyor:

“Hmm… güzel olmuş.”

İşte tam burada işler sarpa sarıyor.
Çünkü kimse şunu sormuyor:
“Bu veriden ne anladık?”
“Karar değişti mi?”
“Bu raporun sonunda ne aksiyon alıyoruz?”

Yani BI ekranı açıldı ama analitik zihin açılmadıysa,
o ekran dekorasyon olur, dönüşüm değil.


Her grafik doğruysa, neden sonuçlar yanlış?

Eğer BI ekranları her ay “her şey şahane” diyorsa ama şirket kâr etmiyorsa,
burada bir çelişki var demektir.

Gerçek analiz, çelişkiyi gösterir.
Ama sorgulamayan kullanıcı, “her şey yolunda” diyerek sistemi susturur.

“Sorgusuz BI” = “Makineye bağlanmış ama ekranı kapalı hasta”

– Veriler orada
– Dashboard orada
– Grafikler orada
Ama o verilere bakan göz, analiz eden zihin orada mı?

Yönetici sadece “görsel güzel olmuş” diyorsa, BI değil broşür okumuş demektir.

“Ne olmuş?” değil, “neden olmuş?” sormuyorsan…

Bir yöneticinin dashboard karşısındaki en değerli cümlesi şu olmalı:

“Bu veri bana ne anlatıyor? Peki neden böyle oldu?”

Eğer bunu sormuyorsan, BI değil PDF okuyor olabilirsin.

Ve maalesef ülkemizde BI sistemleri kurulur,
ama bu kültür kurulmaz.
Sorgulamak, yanlış aramak, nedenin peşine düşmek...
Bunlar olmazsa BI, sadece “veriyi boyayan fırça” olur.

BI sadece bilgi sunmaz. Anlam üretir.

Ama anlam üretmesi için
– Zihin açık olmalı
– Niyet analitik olmalı
– Cesaret soru sormaya hazır olmalı

Çünkü her grafik doğruluk göstermez.
Bazısı sadece sessizce “mış gibi” yapar.
Ve o sessizlik, hatalı kararların en gürültülü sebebidir.

Sonuç: BI ekranı ayna gibidir.
Sen bakmasını bilmiyorsan,
sana istediğin kişiyi değil, olmak istemediğin durumu gösterir.

Ve işte bu yüzden...
Sorgulamayan kullanıcı, BI'da değil, hâlâ Excel’de yaşamaktadır.

7 Günah tamamlandı.
Şimdi bir karar vermelisin:

Gerçekleri duymaya hazır mısın?
Yoksa grafiklerle kendini kandırmaya devam mı edeceksin?

Çünkü veri yalan söylemez.
Ama onu görmeyen göz, her şeye inanır.

9. Sonuç: Yönetim Raporu mu, Üfürük Tabelası mı?


Gerçek karar, gerçek veriden gelir. Gerisi dijital makyajdır.

Yedi günahı anlattık, tatlı tatlı taşladık, ama bu yazının derdi kimseyi küçük düşürmek değil — tam aksine, herkesin daha iyi BI sistemleri üretmesini sağlamak. Çünkü iş dünyası artık sezgiyle değil, veriyle yönetiliyor. Ama o verinin ekrana gelmiş hali yönetim raporu sayılacaksa, içinde karar alınabilirlikbağlamgüncellik ve cesaretle sorulmuş sorularda olmalı.

BI bir süs değildir.
Dashboard, karar üretmeyen bir sunumsa, o artık rapor değil tabeladır.
Veri varsa, sorumluluk vardır.
Ve evet, BI sistemini kurmak yetmez… onu sorgulamakzorlamak ve dönüştürmek gerekir.

Bu yazı, BI projelerinde sadece ekranı değil zihni de açmak isteyen herkes için yazıldı.
BI dünyasında sadece gösteren değil, anlatanneden-sonuç kurankarar aldırtan sistemler kurmamız dileğiyle…

Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yedi günahı affettik, ama BI günahsız olmasın istedik.
Sevgilerle,

Dipl.-Ing. Deniz Cengiz

 “Raporlar göz almaz, akıl açar.”


Yorumlar

En çok okunanlar

Cloud Computing Reference Architecture: An Overview

Cloud Architecture

Teknolojik Altyapıdan Ne Anlıyoruz?

Run SAP İş Ortağı Programı, En İyi Çözüm Operasyonunu Nasıl Sağlar?

Artırılmış Gerçeklik nedir ve hangi alanlarda kullanılıyor?

KÖRLER ÜLKESİNE KRAL OLMAK

BİG DATA MANAGEMENT

CLOUD COMPUTING – An Overview

Blockchain, sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği ve şeffaf paylaşılan veri tabanlarına depolandığı, silinmesi, değiştirilmesi ve düzeltilmesinden korunan bir dünyayı hayal edebiliriz.

Bilgi Sisteminin Yazılım Yetenek Olgunluk Modeli ile İlişkisi