Logo J-Platform: Gerçekten Alternatif mi, Yoksa SAP’nin Gölgesinde Mi?



I conducted an ERP strategy evaluation of Logo's J-Platform product, Turkey's largest software company. I compared it with global giants like SAP S/4HANA, Oracle, and Microsoft Dynamics, examining what we do well, where we lack courage, and what is possible. What I wrote is not blind criticism; on the contrary, it's a call for support for a national technology. ERP is not just software, it's a matter of vision. And yes: I still wholeheartedly believe that Turkey can one day produce a global ERP brand like SAP.


You can explore the English versions of my published articles on my Medium profile at https://medium.com/@denizcengiz1 Feel free to dive into my insights and discussions on technology, innovation, and digital transformation.



İçindekiler

1. Giriş: Milli Gururumuz Logo J-Platform – Neredeyiz, Nereye Gidiyoruz?

  • Türkiye’de geliştirilen bir ERP’nin stratejik önemi

  • Pazarın gözünden Logo’nun algısı: Gerçek bir alternatif mi, kolay ERP mi?

2. SAP Business One vs. Logo J-Platform: Benzer Görünüyorlar Ama Aynı Lig mi?

  • Müşteri segmenti, ölçeklenebilirlik ve mimari yapı karşılaştırması

  • Add-on bağımlılığı vs. modüler esneklik

  • Entegrasyon, raporlama ve mobilite karşılaştırması

3. SAP S/4HANA vs. Logo J-Platform: Bu Mücadele Gerçek mi, Yoksa Taktiksel Pazarlama mı?

  • HANA gibi bir veritabanı neden önemli?

  • Process orchestration, embedded analytics, AI, RPA, BPML gibi ileri seviye yetkinliklerde durum ne?

  • SAP Activate vs. Logo Proje Metodolojisi: Ne kadar olgun, ne kadar çevik?
  • Süreç Satmadan Süreç Yönetilmez: SAP Danışmanlığı Kültürü ve J-Platform’un Kaçırmaması Gereken Tren

4. Oracle Cloud ERP, Microsoft Dynamics 365, IFS vs. Logo J-Platform

  • Küresel devlerin mimari üstünlükleri ve Logo’nun pozisyonu

  • Lokasyonel avantajlar, destek ekosistemi ve TCO (Toplam Sahip Olma Maliyeti) kıyaslaması

  • “KOBİ için uygun” tanımı ne kadar doğru?

5. Teknik Altyapı ve Mimaride Neredeyiz?

  • Logo J-Platform’un katmanlı mimarisi

  • Kendi veritabanı neden hâlâ yok?

  • NoSQL/Graph, event-driven mimari, microservice dünyasında Logo’nun konumu

6. Güçlü Olduğu Yönler: Neleri Gerçekten Başardı?

  • Kolay kullanıcı arayüzü

  • Türkiye’ye özel mevzuatlara native uyum

  • Maliyet avantajı ve hızlı implementasyon becerisi

7. Sonuç: Geleceğe Dair Gönülden Temenniler

  • Globalleşme hedefi için neler eksik?

  • Ar-Ge yatırımlarında SAP'nin 2000’lerde yaptığını şimdi yapma zamanı mı?

  • Özgünlük, vizyon ve mimari cesaret konusunda potansiyel fırsatlar


1. Giriş: Milli Gururumuz Logo J-Platform – Neredeyiz, Nereye Gidiyoruz?

Öncelikle şunu söyleyeyim; “Milli gururumuz” derken kesinlikle şaka yapmıyorum! 

Evet, ben SAP temelli bir mühendisim. SAP S/4HANA’yı, HANA DB’yi, Activate metodolojisini, süreç odaklı ERP yaklaşımını iliklerine kadar bilen, bu işin Avrupa disiplininde nasıl yapıldığını yaşayan biriyim. Ama tam da bu yüzden, bir ülkenin kendi ERP sistemini üretmesinin ne anlama geldiğini, bunun ülke ekonomisine, iş kültürüne ve teknoloji ekosistemine neler katabileceğini belki de en iyi anlayabilecek kişilerden biriyim.

Bu yüzden Logo J-Platform’a sadece bir yazılım gibi değil, bir potansiyel, bir milli teknoloji hamlesi gibi bakıyorum. Çünkü bu ülkede bir ERP yazılımı üretmek öyle "arayüz yaptık, modül koyduk" işi değildir. Bu, zihniyet üretmektir. Bu, süreç kültürü inşa etmektir. Bu, dijitalleşmeyi ithal eden değil, ihraç eden taraf olmaktır.

Bugün SAP, Almanya’nın yazılım alanındaki bayrak taşıyıcısıysa, neden Türkiye’nin Logo’su olmasın?

Hele ki ortada şunlar varken:

  • Türkiye’nin en yaygın kullanılan yerli ERP platformu,

  • Yüz binlerce kullanıcının günlük işini yönettiği bir sistem,

  • Yıllar içinde ciddi bir ekosistem ve danışman ağı kurmuş bir yapı.

Ama işte tam da bu noktada durup sormamız gerekiyor: "Logo J-Platform, gerçekten SAP gibi global bir ERP devinin karşısına konumlandırılabilecek mimari ve stratejik bir ürün mü? Yoksa yerel kolaylıklarla çözüm üreten, daha pratik ama kısıtlı bir platform mu?"

Bu yazı bir “gömmek” yazısı değil. Bu bir “ülkenin kendi ERP’si neden dünyaya açılmalı?” yazısı.

Ama hayal kurarken, gerçekleri de konuşacağız.

Çünkü SAP gibi bir devin neden onlarca yıl önce kendi veritabanını, kendi süreci yönetim motorunu, kendi iş zekası katmanını tasarladığını; ve bugün neden bazı global firmaların S/4HANA’ya geçmek için milyonlarca Euro harcadığını biliyoruz.

İşte bu yüzden, Logo J-Platform’a sadece yerli olduğu için değil, “gerçekten nereye evrilebilir?” sorusuyla yaklaşmak istiyoruz.

Benim bu yazıda yazacağım her şey objektif. Ne alkışlamak için yazıyorum, ne taşlamak için. Ne methiyeci, ne yıkıcıyım.

Ben sadece, bu ülkenin ERP geçmişini bilen biri olarak, geleceğe dair konuşuyorum.

Ve soruyorum:
Bir gün neden "Logo J-Platform, Orta Doğu ve Afrika'da SAP'nin en büyük rakibi oldu" manşetlerini görmeyelim?
Ya da neden Avrupa’da Türk mühendisliğinin kurumsal yazılımdaki zaferini konuşmayalım?

Zemin var, kabiliyet var, pazar var.
Peki vizyon, mimari cesaret, stratejik akıl?
İşte şimdi onları konuşmanın zamanı.

2. SAP Business One vs. Logo J-Platform: Benzer Görünüyorlar Ama Aynı Lig mi?

İtiraf edelim, bu kıyaslamayı ilk yapan biz değiliz. Ama bu ikiliyi aynı sahaya çıkarmak, Formula 1 arabasını ralliye sokmak gibi: İkisi de hızlı gitmek istiyor ama zemin bambaşka, kurallar başka.

– Müşteri Segmenti & Pazar Konumlaması

İlk bakışta, SAP Business One ile Logo J-Platform’u karşı karşıya koymak cazip geliyor olabilir. Sonuçta ikisi de "SAP ve Logo’nun KOBİ çözümleri" gibi konumlandırılıyor. Ama durun, nefes alın… Bu ikiliyi karşılaştırmak, minibüsle otobüs hattını kıyaslamaya benziyor. Gidiyorlar ama niyet başka, yol başka, kapasite bambaşka...

SAP Business One, SAP’nin özellikle gelişmekte olan pazarlardaki KOBİ’lere “biz de varız” demek için konumladığı, aslında SAP ailesinin evlatlık üyesi gibi görülen bir ürün. (İsrail kökenli TopManage'den devşirilmiş bir Windows uygulaması olduğunu da unutmamak gerek — bugün SAP sıfırdan bir şey geliştirse büyük ihtimalle asla böyle bir mimariye oturmazdı. Bugünkü akılları olsaydı o satın alma da gerçekleşmezdi.. o da ayrı bir konu...) B1'in alametifarikası hızlı kurulum, düşük karmaşıklık ve üçüncü parti add-on desteği. Ama süreçsel derinlik? Orası biraz “Z raporu mantığıyla yürür.” Yolumuz uzun hepsine teker teker bakacağız.. 

Peki J-Platform?

Logo J-Platform’un hedef kitlesi zaten B1 değil. Bu ürünü alıp B1’in karşısına koymak J-Platform’a da haksızlık, SAP’ye de, okuyucuya da. Gerçek rakipler: SAP S/4HANA, Oracle NetSuite, Microsoft Dynamics 365. Yani J-Platform "SAP’ye Türkçe cevap" olarak geliştirilen, Logo’nun amiral gemisi pozisyonuna çekmeye çalıştığı bir ürün.

Dolayısıyla şunu netleştirelim:
SAP Business One’ın karşısına koyacaksak, orada Logo Tiger var, Canias ERP var, Netsis Wings var.
Ama J-Platform? Onun karşısında ancak kurumsal ERP devleri olur.

Yani şöyle düşün:
SAP B1 hızlıca ayağa kaldırılan prefabrik bir yapıysa, J-Platform "kat planı çıkmış, temeli atılmış, kule vinçli bir inşaat" gibi. Henüz tamamlanmamış olabilir, ama hedef büyük. Ve hedefe uygun mimari koyulmuş.

Şunu da not düşelim: J-Platform mimari olarak hala SQL tabanlı bir ürün. SAP'nin kendi in-memory veritabanı HANA gibi bir yapıya sahip değil. Bu durum hem teknolojik derinlik hem de geleceğe hazırlanma açısından halen soru işaretleri taşıyor. Ama bu bile, J-Platform’un SAP B1 değil, S/4HANA ile kıyaslanması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor.

J-Platform ise Logo'nun “ben artık orta ve büyük ölçekli işletmelere de kurumsal ERP sunarım” diyerek ortaya koyduğu vizyon ürünü. Dolayısıyla, aslında B1’in değil, bizzat S/4HANA’nın karşısına konumlanmaya çalışıyor. SAP B1’in gerçek rakipleri: Logo TigerCanias ERP, belki Nebim.

Yani özetle:
SAP B1 ~ Logo Tiger / Canias ERP
Logo J-Platform ~ SAP S/4HANA / Dynamics 365 / Oracle NetSuite


– Ölçeklenebilirlik ve Mimari Derinlik

B1 hala Windows client’ta çalışıyor, (SAP, web tabanlı erişim ve mobil uygulamalar gibi alternatif erişim yöntemleri de sunmaktadır.) back-end tarafı SQL Server veya HANA üstüne kurulabiliyor, ama özünde “küçük olsun, kolay kurulsun” mantığıyla geliştirilmiş. Add-on’larla büyüyor, ama her büyüme bir yamaya dönüşüyor. 

J-Platform ise microservice mimarisi değil, evet; ama modüler bir mimari üzerine kurulu. Web tabanlı arayüz, mobil erişim, REST API desteği gibi bazı modern dokunuşları da barındırıyor. SQL üzerine kurulu olması bir soru işareti olabilir ama, SAP'nin kendi DB’si HANA gibi bir mimarinin Türkiye'de neden hala yapılmadığını sormadan da edemiyorum. (Logo'nun bu konudaki vizyonunu gerçekten merak ediyorum.)


– Entegrasyon, Raporlama & Mobilite

B1 entegrasyon için SDK ve DI API sunuyor ama her şey “SAP ekosisteminde kal” mantığıyla. Mobil uygulama var ama sınırlı. Raporlama Crystal Reports’a emanet edilmiş — modern değil, yaygın hiç değil.

J-Platform ise burada biraz daha esnek. REST API'lerle dış sistem entegrasyonu yapılabiliyor. E-devlet entegrasyonlarında da Logo’nun alışkanlıkla edindiği pratik çözümler var. Mobil taraf hala geliştirilmeye açık, ama orası zaten Türkiye'deki tüm ERP’lerin kanayan yarası.


– “ERP Cosplay’i” mi Gerçek Süreç Yönetimi mi?

SAP B1 genelde “müşteri ekranı istiyor” diye başlar, “Z raporu yetmiyor” diye büyür. Süreç odaklılık ikinci plandadır.

J-Platform tarafında ise süreçler biraz daha kurguya açık. Ama burada da “müşteri ne isterse yaparız” mantığı varsa, SAP’de olduğu gibi sistem değil “alışkanlıklar” kazanır. O yüzden her iki taraf da ancak kullanım tarzı kadar kurumsallaşır.

SAP B1 ile J-Platform’u kıyaslamak istemek insani bir refleks. Ama teknik olarak da, vizyon olarak da bu iki ürün farklı kulvarlarda koşuyor.

J-Platform bir gün gerçekten “SAP S/4HANA gibi bir ERP” olacaksa, önce onu B1’in karşısına koymayı bırakmalıyız.

Ve işte ben bu incelememde Logo J-Platform’un gerçekten bu ligde nereye düşeceğini, yeteneklerini, eksiklerini ve potansiyelini ele almaya çalışacağım.
Ama her satırda iyi niyetle, yerli gururumuzu destekleyerek… çünkü bu ülkeden çıkan bir ERP platformunun, küresel devlerle aynı cümlede geçmesini kim istemez ki?

Süreç Satmadan Süreç Yönetilmez: SAP Danışmanlığı Kültürü ve J-Platform’un Kaçırmaması Gereken Tren

ERP danışmanlığı, sadece ekran gösterme işi değildir.
ERP danışmanı da müşteri “nasıl isterse öyle yaparız” diyen kişi olmamalıdır.

SAP tam da bu noktada, yıllardır farklı bir ligde oynuyor:
Yazılım değil, süreç satıyor.
Müşteriye lisansla birlikte kurumsal bir vizyon veriyor.
Danışmanı, sadece kurulum yapan adam değil; bir iş mimarı gibi konumlanıyor.

Ama bu noktada kritik bir şey söyleyelim:

Peki ya J-Platform?

Madem SAP S/4HANA’nın karşısına konumlanıyorsun, o zaman sadece teknolojik altyapı değil, danışmanlık yaklaşımında da aynı vizyonu koyman gerekir.

Bugün SAP danışmanı, “Bunu böyle yapmamalıyız çünkü…” diye başlayan cümleyi kurabiliyor.
Ama J-Platform danışmanları hâlâ “müşteri ne derse o olur” çizgisindeyse, bu bir teknoloji yarışından çok, felsefe farkıhaline gelir.


SAP Ne Yapıyor?

SAP, yıllardır şunu yapıyor:

  • Süreci müşteriden değil, best practice’ten başlatıyor

  • Süreç iyileştirme için yön gösteriyor, “ne istersen yaparız” demiyor

  • SAP Activate gibi metodolojilerle danışmanlığı bir yolculuk yönetimi haline getiriyor

  • Müşteriyle ekran değil, süreç konuşuyor

  • Kullanıcıdan önce kurumsal iş mantığını eğitiyor

Ve evet, bazen “hayır” diyebiliyor. Çünkü danışman, müşteriyle arkadaş değil, dönüşüm partneridir.


J-Platform Ne Yapmalı?

Logo J-Platform, eğer kendini S/4HANA’nın karşısına rakip olarak koyuyorsa, o zaman danışmanlık yaklaşımı da SAP kadar güçlü ve cesur olmak zorunda.

  • Süreci gerçekten analiz edecek kadrolar yetiştirmeli

  • Danışmanına “müşteri yanlış istiyorsa düzelt” diyebilmeli

  • Excel’i kopyalamaya değil, yeniden tasarlamaya odaklanmalı

  • “Bizde öyle değil” diyen müşteriye, “iyi ki bizdesiniz, artık öyle olacak” diyebilmeli

Ve evet, en önemlisi: yazılım satmaktan çok süreç öğretmeli.
Çünkü gerçek dijital dönüşüm, lisansla değil, zihniyetle başlar.


Son Bir Gerçek: SAP Bile Türkiye’de Bazen Kendi Ruhunu Unutuyor

Acıdır ama gerçektir:
SAP bile Türkiye’de bazen müşterinin alışkanlıklarına teslim oluyor.
Süreç değil ekran konuşuluyor, metodoloji yerine “abi şuraya Z açalım” mantığı geçiyor.
Yani sadece J-Platform değil, büyükler de yerel reflekslerin baskısına maruz kalabiliyor.

O yüzden bu, sadece Logo’nun değil, tüm yerli ve global ERP firmalarının sınavıdır.

Logo J-Platform, teknolojik olarak iddialı olabilir.
Ama felsefe olarak da, SAP’nin danışmanlık vizyonunu anlamalı.
Aksi halde sadece yazılım satılır, ama sistem çalışmaz.
Ve evet, Excel yine tahtına geri döner.

Danışman satmaz. Yol gösterir.
ERP satmaz. İş mantığı kurar.
Logo da bir gün, SAP gibi bu noktaya ulaşırsa, işte o zaman sadece Türkiye’de değil, globalde de gerçek bir oyuncu olur.

Ve biz de gururla deriz ki:

“Bir zamanlar SAP danışmanlığıyla büyümüş biri olarak, bugün Logo’nun dünyada süreç vizyonu satar hale gelmesiyle iftihar ediyorum.”

4. Oracle Cloud ERP, Microsoft Dynamics 365, IFS vs. Logo J-Platform

“Ağır Sıkletler Ringde, J-Platform Köşede Isınmada”

Küresel devlerin mimari üstünlükleri ve Logo’nun pozisyonu

Bak şimdi, bu ringe kimler çıkıyor? Oracle Cloud — database’in tanrısı. Microsoft Dynamics 365 — Office evreninin ERP’si. IFS — endüstriyel üretimin İsveç çeliği. Ve Logo J-Platform... bir köşede tek başına, "Ben de varım" diyor.
E peki Logo n’apıyor? İç pazarı iyi tanıyor, çok güzel lokalize ediyor, maliyet/performans oranı bazen rakip tanımıyor. Ama mimari üstünlük? Şu anda heavyweight kategorisinde değil, bunu kabul etmek lazım.
SAP gibi kendi veritabanını yazmış bir dünya deviyle kıyas yaparken; "Logo neden hala SQL Server'a yaslanıyor?" diye sormazsak sektöre haksızlık etmiş oluruz.

Lokasyonel avantajlar, destek ekosistemi ve TCO (Toplam Sahip Olma Maliyeti) kıyaslaması

Şimdi dürüst olalım; Oracle'ı, Microsoft'u, IFS’i çağırdığında yanında bir uçak bileti, 4 otel rezervasyonu ve üç basamaklı dövizli danışman fiyatları geliyor.
Ama Logo? Ümraniye’de çay içerken seni anlıyor.
Destek ekosistemi güçlü mü? Belli segmentte evet. Ama yukarı çıktıkça, yani Tier-1 projelere göz diktiğinde, sahne ışıkları yetersiz kalabiliyor.
Yine de TCO açısından Logo’nun eli kuvvetli — aynı fiyata rakibin eğitimini alırken, sen Logo’da sistemi canlıya geçirmiş oluyorsun. Bu da gerçek.

“KOBİ için uygun” tanımı ne kadar doğru?

Şimdi sıkı dur:
Eğer “KOBİ için uygun” demek, sadece fiyat anlamına geliyorsa büyük hata. Çünkü bazen en pahalı şey, ucuz alınmış yanlış bir çözümdür.
Ama Logo’nun yıllardır süregelen “uyarlama kabiliyeti” ve Türkiye şartlarına uygunluğu sayesinde, belli segmentte “doğru ürün – doğru müşteri” eşleşmesi yaratılıyor.
Yalnız J-Platform, hedefi büyütüyorsa (ki büyütüyor), bu söylemin ötesine geçmeli. Artık "KOBİ için iyi" değil, “kurumsal için hazır” olduğunu gösterebilecek cesarete, teknolojiye ve pazarlama stratejisine geçmeli.

5. Teknik Altyapı ve Mimaride Neredeyiz?

“Yapı Katlı, Teknoloji Kat Kat mı?”

Logo J-Platform’un katmanlı mimarisi

Önce hakkını verelim: Logo J-Platform, monolitten uzak durmaya çalışan katmanlı yapısıyla, “Ben sadece muhasebe programı değilim” mesajını veriyor.
UI ile backend ayrılmış, service katmanı var, modülerleştirme niyeti ortada.
Ama mesele sadece katman meselesi değil sevgili dostum. Mesele o katmanların hangi mühendislik disiplininde hayata geçtiği. Yani sadece “kat kat” değil, “kalite kalite” mi?

Şunu soralım:
Dependency injection ne kadar doğru kullanılıyor?
Transaction yönetimi ne kadar sağlıklı?
Scaling mimarisi gerçek mi, yoksa PowerPoint'te mi var?
Bunlar yoksa, katmanlı mimari = süslü monolit demektir.
Ama iyi haber şu: Logo J-Platform bu konularda adım atmış, yolu biliyor. Sadece global seviyede rekabet için hızı artırması gerekiyor.

Kendi veritabanı neden hala yok?

İşte burada biraz “hassas yerlere” giriyoruz.
SAP S/4HANA neden HANA’yı yazdı? Çünkü kendi datasına hükmeden, süreci sıfırdan tasarlayan sistem, rekabette fark yaratır.
Oracle neden hem ERP hem database kralı? Çünkü alt yapı elinde.
E peki Logo?

Hala SQL Server.
Microsoft’a bir teşekkür borçluysak, sebebi bu. Ama bir yandan da içimden şunu demek geliyor:
“Türkiye'nin en büyük yazılım firması, neden hala kendi veri motorunu yazmak için harekete geçmedi?”
Yoksa SAP’nin 10 yıl önce yaptığı şeyi biz hala“gerek var mı?” diye mi tartışıyoruz?

Tam burada gönülden bir temenni koyalım:
Logo bir gün kendi veritabanını geliştirirse, işte o gün sadece ERP firması değil, teknoloji üreticisi olur.
Ve evet, bunu yapabilecek birikimi var. Ama irade? İşte orası biraz sessiz şu an.

NoSQL/Graph, event-driven mimari, microservice dünyasında Logo’nun konumu
Dürüst konuşalım:
Bu kelimeler Türkiye’de birçok ERP sunumunda süsleme olarak kullanılıyor.
Ama gerçekten event-driven mı çalışıyor sistem?
Gerçekten microservice tabanlı deployment var mı, yoksa sadece modül modül DLL mi yazılmış?

Logo J-Platform bu konuda “niyet etmiş hacı” statüsünde.
NoSQL yok. Graph DB? Hayal. Kafka, RabbitMQ, EventBridge? Henüz bu ligin oyuncusu değil.
Ama şunu da kabul edelim:
Logo’nun hedef müşteri segmenti hâlâ bu teknolojilere hazır mı?
Yani bugün ERP sunumunda “Pub/Sub Event Flow” desen, müşteri ne der?
“Abi o malzeme kartında stok adedi nerde yazıyor?”

Bu yüzden Logo’nun teknoloji vizyonu iki ayrı yerde yürüyor:

  • Mevcut müşteri kitlesine uyum

  • Gelecek müşteri beklentisine hazırlık

İkisi arasında kalmak zor. Ama bu kararsızlık, teknolojik sıçramayı da geciktiriyor.
Ve net konuşalım:
Eğer bir gün globalde SAP’ye kafa tutacaksa, o zaman teknolojik vizyonun da “Made in Germany” kadar net ve kararlı olması şart.
Aksi halde sadece “bizde de o var” sunumlarıyla, yol biraz uzun olur.

6. Güçlü Olduğu Yönler: Neleri Gerçekten Başardı?

“Olur da iyi bir şey yaptıysa, hakkını da veririz!”

Kolay Kullanıcı Arayüzü: “Ekranlar anlaşılır, kafa karışmaz”

Logo J-Platform’un kullanıcı arayüzü gerçekten Türkiye şartları için başarılı.
Şöyle düşün: Kullanıcı kitlesi ağırlıklı olarak Excel’le büyümüş, muhasebe ekranı deyince aklına kolon-satır gelen bir profil.

İşte bu profili SAP Fiori gibi kompleks UI/UX tasarımlarıyla değil, daha geleneksel ama mantıklı ekranlarla yakalamak kolay iş değil.
Ama Logo bunu başarıyor.
Ne çok basic, ne çok karmaşık.
Yani kullanıcının “Ben burada ne yapacağım?” diye ortama bakındığı bir durum yok.
Karmaşık işlem bile sade anlatılmış, düğmeler yerli yerinde, “şunu şuraya taşıyalım da cool olsun” gibi modaya kapılmamış.

Arayüz konusunda şunu rahatlıkla diyebilirim:
Kendi segmentinde kullanıcının alışkanlıklarını dikkate alan, öğrenme eğrisini düşüren bir yapı sunuyor.
Ve bu azımsanacak bir iş değil.

Türkiye’ye Özel Mevzuatlara Native Uyum: “KDV oranı değişti mi? Tabii ki uyum sağladık!”

Burada da Logo’nun “millilik” kartı devreye giriyor.

Türkiye’de ERP demek aynı zamanda mevzuat takibi yapmak demek.
e-Fatura, e-İrsaliye, e-Defter, e-Arşiv, KDV oranları, tevkifatlar, matrah ayrıştırmaları, gümrük kodları...

SAP gibi global sistemlerde bunlar genelde “Add-on” ile yapılır.
Ama Logo J-Platform bu alanları native olarak destekliyor.
Yani “bu yeni çıktı, sizde var mı?” sorusuna çoğunlukla

“Var abi, geçen hafta versiyona ekledik.”
cevabı geliyor.

Bu da, mali müşavirler ve iç denetçiler için Logo’yu cazip hale getiriyor.
Çünkü sistem Türkiye'deki işleyişin nabzını tutabiliyor.

Ve bunu dışarıdan danışmanla değil, ürünün içinde doğrudan çözüyor.
Bu da müşterinin “yeni regülasyon geldi, yandık” stresini epey azaltıyor.


Maliyet Avantajı ve Hızlı İmplementasyon Becerisi: “Kaç para dediniz? Hadi başlayalım o zaman.”

Bu konu kritik. Özellikle S/4HANA veya Oracle gibi devlerle karşılaştırıldığında...

  • Lisans maliyeti: 1/10

  • Proje süresi: 1/4

  • Eğitim ihtiyacı: 1/3

KOBİ segmentinde bir CEO düşünelim. ERP’ye yatırım yapmak istiyor ama CFO’su bütçeyi görünce tansiyonu düşüyor.
İşte tam orada devreye giriyor Logo:

“Hocam bizimki 3 ayda kurulur, onboarding de kolay, toplam TCO çok düşük.”

Bu hızlı kurulum + düşük maliyet ikilisi, özellikle

  • bayilik sistemiyle çalışan firmalarda

  • zincir mağaza yönetiminde

  • çok şubeli hizmet işletmelerinde
    inanılmaz cazip hale geliyor.

Çünkü SAP'de “biz go-live olduk” dendiğinde, Logo’da “6. şubeye rollout yapıldı” haberini alıyorsun.

Ayrıca, kendi iç kaynaklarıyla ERP’yi yürütecek bir IT ekibi olan şirketler için, destek bağımlılığı düşük, sürdürülebilir bir çözüm haline geliyor.

Logo J-Platform, “biz de varız” demiyor, “biz zaten buradayız” diyor.
Evet, SAP ya da Oracle ile kıyaslandığında bazı mühendislik eksikleri olabilir, kabul.
Ama pazarda kendi segmentinde, kendi oyun alanında çok güçlü hamleler yapıyor.
Ve eğer teknolojik atılımı da biraz daha agresif yaparsa, “Sadece Türkiye için” algısından çıkıp “Doğu Avrupa'nın ciddi alternatifi” olma yolunda önü açık.

7. Sonuç: Geleceğe Dair Gönülden Temenniler

“Bugün sadece bir yazılım değil, yarının teknolojik kimliğini yazıyoruz.”

Globalleşme hedefi için neler eksik?

Logo, Türkiye’nin en büyük yerli ERP markası. Bu artık tartışma değil.
Ama mesele şu: Bu büyüklük, ne kadar dış pazara açılabildi?

Evet, Doğu Avrupa’da, MENA coğrafyasında girişimler oldu. Bazı başarılar da geldi.
Ama hala SAP gibi 'global oyunun kurucusu' olma noktasında yolun başındayız.

Dil desteği, yasal mevzuat uyumu, lokal partner ekosistemi, global roll-out yapabilme tecrübesi gibi birçok alanda güçlenmeye ihtiyaç var.
Ama imkansız mı?
Kesinlikle değil.

Bugün SAP, Oracle, Microsoft gibi devlerin globalleşme hikayeleri; sadece sermaye ile değil, vizyon ve kararlılıklayazıldı.

Logo da aynı şeyi yapabilir.
Ama önce karar verilmeli:

“Sadece iç pazarda mı lider olacağız, yoksa dünyada da söz mü söyleyeceğiz?”

Ar-Ge yatırımlarında SAP’nin 2000’lerde yaptığını şimdi yapma zamanı mı?

SAP, 2000’lerin başında HANA vizyonunu ortaya koyduğunda herkes,

“Niye kendi veritabanını yazıyor ki?”
demişti.

Bugün kimse bunu sorgulamıyor. Çünkü HANA, SAP’ye bir devrim değil, bağımsızlık kazandırdı.
Teknolojik olarak artık “veri benim, okuma şekli de benim” dedi.

Logo J-Platform hâlâ MSSQL üzerine kurulu.
Evet, bu kötü değil.
Ama artık bu da yetmiyor.

Kendi veritabanını yazmak zorunda değilsin ama

  • en azından NoSQL mimarilere hazır olmak,

  • event-driven sistemlerle entegre çalışmak,

  • graf veri yapılarıyla süreç analizleri yapabilmek
    bugünün ERP’sinin olmazsa olmazı.

SAP bunu 20 yıl önce yaptı.
Bugün Logo’nun da o cesareti göstermesi gerekiyor.

“Geç değil. Tam zamanı.”


Özgünlük, vizyon ve mimari cesaret konusunda potansiyel fırsatlar

ERP dünyası artık “kopyala-yapıştır” devrini kapattı.
Gerçek büyüme, özgünlükle gelir.

  • UI tasarımında Fiori’ye özenmek değil, daha kullanıcı dostu yeni bir model çıkarmak

  • Proje yönetiminde SAP Activate’e yaklaşmak değil, daha çevik, daha yalın bir metodoloji üretmek

  • AI & RPA entegrasyonlarında sadece eklemek değil, ürünün ruhuna entegre etmek gerekir.

Logo bunu yapabilir mi?

Evet.
Neden mi?

Çünkü Türkiye gibi bir pazarda büyümüş bir yazılım; karmaşık sistemlerde ayakta kalmayı, esnek olmayı, kullanıcıyı anlamayı çok iyi bilir.

Bir gün, global bir fuarda biri çıkıp

“Biz ERP kullanıyoruz ama SAP değil, Logo.”
derse…
Ve bu sıradanlaşırsa…
İşte o gün, Türk yazılımı için bir devrim olur.

 

Logo, Türkiye’nin en büyük yazılım şirketi olarak sadece kendini değil, ülkenin teknoloji kaderini de temsil ediyor.

Yazılım bir ürün değildir, bir medeniyet göstergesidir.

Biz bu medeniyeti inşa edecek potansiyele sahibiz.
Yeter ki korkmayalım, yeter ki vizyonumuzu biraz daha büyütelim.

Ve unutmayalım:

Bugün Logo’nun attığı her adım, yarının teknoloji tarihine not düşüyor.

Ben bu satırları, SAP, Oracle, Microsoft gibi devlerle çalışmış,
Avrupa'da büyük projeler yürütmüş,
ama her zaman "bizden bir şey çıkar mı?" sorusunu ciddiyetle soran bir mühendis olarak yazıyorum.

Cevabım net:

Evet, bizden çok şey çıkar.
Ama önce vizyon, sonra cesaret, sonra da adım lazım.

Yarın, daha özgün, daha cesur, daha global düşünen bir Türk ERP ekolü neden olmasın?

Umarım faydalı olmuştur, Okuduğunuz için teşekkür ederim!   

Dipl.-Ing. Deniz Cengiz

 

Yorumlar

En çok okunanlar

Cloud Computing Reference Architecture: An Overview

Cloud Architecture

Teknolojik Altyapıdan Ne Anlıyoruz?

Run SAP İş Ortağı Programı, En İyi Çözüm Operasyonunu Nasıl Sağlar?

Artırılmış Gerçeklik nedir ve hangi alanlarda kullanılıyor?

KÖRLER ÜLKESİNE KRAL OLMAK

BİG DATA MANAGEMENT

CLOUD COMPUTING – An Overview

Blockchain, sözleşmelerin dijital koda yerleştirildiği ve şeffaf paylaşılan veri tabanlarına depolandığı, silinmesi, değiştirilmesi ve düzeltilmesinden korunan bir dünyayı hayal edebiliriz.

Bilgi Sisteminin Yazılım Yetenek Olgunluk Modeli ile İlişkisi